Neden bu haldeyiz?
Dr. Yasin Şen bugünkü köşesinde “Neden bu haldeyiz” adlı yazıyı kaleme aldı.
Bugün kültürleri ezip yok etmede çok sağlam bir işleyiş var. Böyle bir zamanda var olabilmenin bilinçli eylemler ve tercihlerle mümkün olabileceğini düşünüyorum. Bunu kültür sebebiyle söylüyorum. Yani biz tercihen ve kültürel olarak günümüz dünyasında pek yokuz. Bu yanımızla güçlü değiliz. Bu konuyla ilgilenen koskoca bir bakanlık kültürü turizmden ibaret zannediyor ve ülkenin her yerine turist çekmeyi bir marifet zannediyor. Turistin bol olduğu yerde Türklük ve Türk’ün değerleri geriye çekiliyor. Çünkü buralarda suni bir tatil ihtiyacına uğratılan kalabalıklar ve parayı her şeyin önüne koyan, her türden insanî değeri sıfırlayan bir ticaret anlayışı hâkim oluyor.
Aynı hezimet eğitim ve gençlik konularında kendini bir güzel gösteriyor. Çünkü eğitime ve gençlere yönelik eylemlerde bir niyet ve donanım eksikliği meselemiz var. Yetkili kişilerin ve kurumların ne yapılması gerektiği konusunda tam ve sağlam bir fikre sahip olduklarını pek zannetmiyorum. Çünkü gençlerimiz ve aile müessesesi her türden tehlikeye, tehdide ve saldırıya açık. Millî ve mânevî değerlerin iflası için çalışıp milletleri istedikleri gibi kullanmaya çalışanlar bu boşluğu çok iyi değerlendiriyorlar. Özellikle gençlerin hayatı çirkin niyetlerin birer hedefi gibi. Sosyal medya ve TV’de istedikleri gibi at koşturanlar her türden ideoloji, art niyet ürünleriyle insanı istedikleri mecralara yönlendirme emellerini buralarda sergileyebiliyor. Sermayeyi elinde tutanlar dizilere, sosyal medya içeriklerine, yazdıklarına istedikleri mesajları rahatlıkla koyabiliyor.
Bu açıdan dünyada çok planlı bir işleyiş ve saldırı hâli var. Çeşitli makamlarda vazifeli olanların bu durum karsısındaki hâli ve kültür, eğitim mevzularındaki vurdumduymazlığı gaflet ve cehalet boyutlarının çok ilerisine geçiyor.
Bugün adam kayırmacılık ve torpil yüzünden çalışma ve liyakat kavramı büyük ölçüde zarar gördü. Ülkedeki mânevî değerler konusunda yaşanan iflasta ehliyet sahibi olmayan makam sahiplerinin büyük etkileri söz konusu. Bununla beraber son derece uyanık, planlı ve saldırgan bir şekilde insanî her türden değerinizi alt üst eden, onu yok sayan ahlaksızlığın tam hedefindeyiz.
Düşünün ki, bu ülkede aldatmak adında bir dizi bile yapıldı. Küldür paldır şovlarla malum bir güruh çok seviyesiz içeriklerle milletin karşısına çıkma imkânı bulabiliyor. Kimi de belden aşağı rezil muhabbetlerle ekranlar karşısında sözüm ona günah çıkarıyor. Normal şartlarda ve ülkenin kültürel istiklali, ahlâkî olgunluk düşünüldüğünde bunların alenen bu millete saldıran düşmanlar olduğunu kabul eder, gücünüz yetse bunları ülkenizden sınır dışı edersiniz.
Sosyal medyaki kirliliğin ise bir sonu yok. Yetkililerin şu an dünyada ne olup bittiğinden haberi bile yok. Biz eğitim kültür, gençlik, aile gibi bir ülkenin en ciddi değerlerini sallamayı, bunları ne olduğu belirsiz gruplara, cemaatlere peşkeş çekmeyi çok iyi biliyoruz. Şu artık görüldü ki, bu mevcut kadrolarla Türkiye ümit vaad eden bir istikbal inşa edemez. Yine bunlar yüzünden kendilerine sunulan her türden imkânı pek güzel değerlendiren saldırgan ve sapık gruplara özellikle gençleri bir güzel yem eder.
Açıkça söylemek gerekirse ne yapılması gerektiğini söyleyen kıymetli düşünürler var. Fakat bu uyarıları ciddiye alan yöneticiler yok. Fakat bizim herhalde artık yeni bir insan tipine ihtiyacımız var. Onu bunu kayıran, torpille makam işgal eden, cahil ve liyakatsiz, tembel, çalışmaktan hoşlanmayan, okumayan, tefekkür etmeyen, hayatı ve dinî şekilcilik zanneden günümüze hâkim insan tipinin güçlü bir Türkiye’de yeri olamaz. Bu ülkede mesela eğitimi toparlamak isteyenlerin önce bu gerçekle yüzleşmesi gerekir. Yoksa bu gaflet ve başıboşlukla neyi başarabilirsiniz! Neyin üstesinden gelebilirsiniz!