Dolar 35,0375
Euro 36,3105
Altın 2.932,00
BİST 9.915,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 9°C
Açık
Afyon
9°C
Açık
Per 12°C
Cum 9°C
Cts 8°C
Paz 9°C

İHSANİYE MASALLARI ”ÖMRÜM İHTİYAR”

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde karanlık mı karanlık küçücük bir odada dünyalar güzeli bir kız yaşarmış. Kız bu karanlık ve dar odada esir olarak yaşıyormuş. Kızın karnı acıktığında küçük bir delikten ona yemek ve su verilirmiş. Böylelikle karnını doyururmuş. Bir gün yine o delikten yemek verilmiş. O yemekte de kocaman kemikli bir et varmış. Kız eti yemiş ve kemiği cama çarpıp dışarı çıkmış. Dışarıda yatan bir dev görmüş. Bu devin adı Ömrüm İhtiyar’mış. Onu ayağının ucuyla dürterek uyandırmış ve ona “Kalk! Herkes düğün bayram ediyor. Sen burada ne yapıyorsun?” demiş. Ömrüm İhtiyar oradan uzaklaşmış. Ailesinin yani diğer devlerin yanına gitmiş.

Kurumsal Web Tasarım

Fakat küçük kız, o gidince Ömrüm İhtiyar’ı özlemeye başlamış. Üzgün bir şekilde Ömrüm İhtiyar’ı arıyormuş. Her yeri aramış, bulamamış. Altı ay yürümüş, bir yerde konaklamış. Bir altı ay daha yürümüş, yine bir yerde konaklamış. Konakladığı yerde biri kıza “Sen ne arıyorsun?” diye sormuş. Kız “Ben Ömrüm İhtiyar diye birini arıyorum.” demiş. O adam kıza “Sen burada bekle. Buradan her gün devler geçer. O devler geçtiğinde arkalarında küçük ve kısa bir dev vardır. Onun arkasına yapış. O seni Ömrüm İhtiyar’a götürür.” demiş. Kız adamın dediğini yaparak küçük ve kısa devin arkasına yapışmış ve Ömrüm İhtiyar’ın yanına varmış. Ömrüm İhtiyar kıza “Sen burada ne yapıyorsun? Annemler seni burada görürlerse yerler.” demiş. Kızı tutmuş, yere çarpmış. Sonra onu oklava yapıp tavana sıkıştırmış. Devler geldiğinde Ömrüm İhtiyar’ın yanına gitmişler. Devler Ömrüm İhtiyar’a “Burada insan eti kokuyor.” demişler. Ömrüm İhtiyar, “Size öyle geliyordur.” demiş.

Ertesi gün devler dağlara, kayalara dişlerini bilemek için gitmişler. Dağlardan geri geldiklerinde yine Ömrüm İhtiyar’ın yanına gelmişler. Yine ona “Burada insan eti kokuyor.” demişler. Üçüncü gün devler yine dağlara gidip dişlerini bilemişler. Dişlerini biledikten sonra eve dönüp Ömrüm İhtiyar’ın yanına gelmişler. Ve yine “Burada insan eti kokuyor.” demişler. Ömrüm İhtiyar da “Artık ne yaparsam yapayım devleri inandıramıyorum.” diye tavandan oklavayı alıp yere vurmuş. Oklava kız oluvermiş. Devler bir insanı ve üstelik de dünyalar güzeli bir kızı karşılarında görünce ağızları sulanmış. Ömrüm İhtiyar kıza dokundurtmamış. Kız, Ömrüm İhtiyar’ın yanında kalmış. Devler kızı sınıyorlarmış. Bir hata yaparsa onu yiyeceklermiş. Devler kıza “Bize ekmek yapacaksın, yarı pişmiş yarı pişmemiş olacak.” demişler. “Biz dağlara gidiyoruz. Akşam gelince ekmekleri yiyeceğiz.” diye de eklemişler.

Devler dağlara gitmiş. Kız ağlıyormuş. Ömrüm İhtiyar kızı böyle görünce “Neden ağlıyorsun?” demiş. Kız, Ömrüm İhtiyar’a “Sizinkiler bana bir görev verdiler. Yarı pişmiş yarı pişmemiş ekmek yapacaksın, dediler. Ben şimdi bunu nasıl yapacağım?” demiş. Ömrüm İhtiyar “Üzülme onun kolayı var. Ekmekleri pişireceğiz. Pişirmemişe döndüreceğiz.” demiş. Ekmekleri pişirmişler. Pişirmemişe döndürmüşler. Devler geldiğinde hambur humbur ekmekleri yemişler. Sonra da yatmışlar.

Ertesi gün olmuş. Devler kıza yine “Biz sana şimdi başka bir görev vereceğiz.” demişler. Kız da “Tamam.” demiş. Devler kıza “Sen bize kuş tüyünden beş büyük yatak yapacaksın. Biz gelince üstünde rahat rahat yatacağız.” demişler. Devler gitmiş. Kız ağlamaya başlamış. Ömrüm İhtiyar kızın yanına gelip “N’oldu?” demiş. Kız da “Sizinkiler benden kuş tüyünden yatak yapmamı istediler. Ben de tamam dedim.” demiş. Ömrüm İhtiyar kıza “Ağlama. Onun kolayı var.” demiş. Ömrüm İhtiyar evin avlusuna bir tabak buğday atmış ve kuşlar buğdayı yerken düşen tüylerini toplayıp döşek yapmışlar. Devler geldiğinde bu döşeklere yatmışlar.

Ertesi gün yine devler kızın yanına gidip “Bize ağlaya ağlaya dört şişe gözyaşı akıtacaksın. Biz geldiğimizde bunları içeceğiz.” demiş. Devler gidince kız yine ağlamaya başlamış. Ömrüm İhtiyar kıza “Neden ağlıyorsun?” demiş. O da durumu anlatmış. Ömrüm İhtiyar kıza “Üzülme. Onun kolayı var.” demiş. Bir poşet tuz getirmiş. Tuzu suyun içine katmışlar ve bu su gözyaşı gibi olmuş. Devler geldiklerinde suyu içmişler ve yatmışlar.

Devler ertesi gün kızın yanına gelip “Sen bu yerleri süpüreceksin. Ama süpürmediğine döndüreceksin.” demişler. Kız yine ağlamaya başlamış. Ömrüm İhtiyar kıza “Niye ağlıyorsun?” demiş. Kız durumu anlatmış. Ömrüm İhtiyar kıza “Üzülme. Onun kolayı var.” demiş. Avluyu süpürmüşler. Süpürmemiş gibi yeniden dağıtmışlar. Devler geldiğinde durumu anlamışlar. Devler “Biz ne yaparsak yapalım kızı yiyemiyoruz. Hep Ömrüm İhtiyar yardım ediyor. En iyisi biz bu kızı Ayşe teyzemlere gönderelim.” demişler. Kıza “Sen Ayşe teyzeme gideceksin. Oradan bize bir altın tepsi getireceksin.” demişler.

Ömrüm İhtiyar kıza yine yardım etmiş. Yolda giderken ne yapması gerektiğini bir bir anlatmış. Kız Ayşe teyzenin evine doğru yola koyulmuş. Yolda giderken bir aslanla bir at görmüş. Aslanın önünde ot, atın önünde et varmış. Kız, aslanın önündeki otu alıp atın önüne koymuş. Atın önündeki eti aslanın önüne koymuş. Sonra bir dik merdivenle bir kalkık merdiven görmüş. Dik merdiveni indirivermiş. Kalkık merdiveni kaldırmış. Sonra devlerin teyzesinin yanına varmış. Tepsiyi almış ve devlerin yanına gelmiş. Devler “Eyvah! Biz ne yaparsak yapalım, bu kızı yiyemiyoruz.” demişler.

Sonra devler Ömrüm İhtiyar’la kızı evlendirmişler. Ömrüm İhtiyar’la kız, baş başa kalınca Ömrüm İhtiyar çok yakışıklı bir delikanlı olmuş. Kız hem çok şaşırmış hem de delikanlıya hayran hayran bakakalmış. “Sen de kimsin? İn misin cin misim?” diye sormuş. Ömrüm İhtiyar “Ne inim ne cinim. Senin gibi bir âdemoğluyum. Ben aslında bir şehzade idim. Bu devler beni kaçırdılar ve bana büyü yaptırdılar. Ondan sonra bu hâle döndüm. Tılsımı bozacak olan şey ise bir kızın gönül rızasıyla benimle evlenmesidir. Tılsım bozuldu.” demiş. Delikanlı ve kız, aralarında anlaşmışlar ve buradan kaçmaya karar vermişler. Çünkü tılsım bozulursa delikanlıyı öldüreceklerini devler ona söylemişler. Delikanlıyla kız sabah devler uyanmadan kalkıp kendi odalarına iki tane tazıyı yatırıp kaçmışlar. Devler kalktıklarında durumu bir süre hiç fark etmemişler.

Devlerden biri odanın kapısını çalmaya gitmiş. Kapıyı çalmış. Hiç seslenen olmamış. Diğerlerini çağırmış. Ve devler kapıyı kırmış. Bir de bakmışlar ki, Ömrüm İhtiyar’la kız kaçmış. Hemen dışarıya çıkıp onların arkasından koşmuşlar. Ömrüm İhtiyar’la kız kaçarken yanlarına tarak ve sürahi almışlar. Devler, Ömrüm İhtiyar ve kıza yaklaşınca Ömrüm İhtiyar elindeki tarağı atmış. Her taraf diken olmuş. Fakat devler dikenlerden atlamışlar, zıplamışlar ve dikenleri geçmişler. Devler yine onların ardından koşmaya başlamış.

Devler yaklaşınca Ömrüm İhtiyar bu sefer elindeki sürahiyi arkasına atmış, her taraf göl olmuş. Devler gölden yine hızla yüze yüze geçmişler ve kurtulmuşlar. Yine yolda aslanla at görülmüş. Devler aslana ve ata “Ömrüm İhtiyarla kızı yakalayın!” demiş. Onlar da “Biz bunu yapamayız. Yıllardır siz birimizin önüne et, birimizin önüne ot koydunuz. Kız geldi, bunların yerini değiştirdi ve bu zulümden bizi kurtardı.” demiş. Sonra dik bir merdivenle kalkık bir merdiven görülmüş. Devler bunlara “Ömrüm İhtiyar’la kızı yakalayın!” diye seslenmiş. Merdivenler “Biz bunu yapamayız. Çünkü kız birimizi indirdi, birimizi kaldırdı. Bizi bu halden kurtardı.” demiş. Devlerin sözünü dinlememişler. Ömrüm İhtiyar’la kız böylece devlerin elinden kurtulmuşlar. Doğruca padişahın sarayına gitmişler. Padişah ve eşi oğullarını sağ salim görünce çok sevinmişler. Çünkü yıllardan beri onun ayrılığının verdiği acıyla yaşıyorlarmış. Önce güzeller güzeli kızla şehzadenin düğünleri yapılmış. Padişah ve halk hem şehzadenin gelmesi hem de düğün sebebiyle kırk gün kırk gece eğlenmişler. Şehzade ile kız bir ömür boyu mutlu mesut bir hayat yaşamışlar.

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…

(Bu masal 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda Afyonkarahisar-İhsaniye Anadolu İmam-Hatip Lisesi öğrencilerinden Muhammed Furkan Demirbaş tarafından babası Mehmet Demirbaş’tan derlenmiştir. Mehmet Demirbaş ise masalı ninesi Fadime Demirbaş’tan dinlemiştir. Mehmet Demirbaş, Afyonkarahisar’ın İhsaniye ilçesine bağlı Hacıbeyli köyünde ikamet etmektedir. 1970 yılı doğumlu ve ilkokul mezundur. Masal burada ilk kez yayımlanmaktadır.)

Yasin Şen
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.