Belçika Türklere sempatiyle bakıyor
Belçika’nın başkenti Brüksel’de yaşayan Türk gazeteci Yusuf Cinal, ülkede Türklere karşı sempati duyulduğunu söylerken, camilerin buna örnek gösterilebileceğini dile getirdi.
Mehmet ÇETİNKAYA/BURSA İNTERNET GAZETESİ (BURSA İGFA)
-Yusuf Cinal, yaşadığınız ülke Belçika’dan söz eder misiniz?
Bir Kuzey Avrupa ülkesi olan Belçika,1830 Brüksel Devrimi sonrası 18831 yılında kuruldu.
Bugün nüfusu 11 milyon 500 bin olan ülkede 280 bini aşkın Türk vatandaşı yaşıyor. Osmanlı Devleti Belçika’yı tanıyan 7’nci ülke olarak biliniyor. 1847 yılındaki bu tanımadan sonra Osmanlı Devleti,Brüksel’de hep büyükelçi bulundurdu. Şimdilerde ise Belçika’da Türkiye’nin üç büyükelçisi, iki başkonsolosu ve çok sayıda askeri erkanı görev yapıyor. Türkler 1961 yılından itibaren Beliçka’da çalışmaya başladı. Asıl göç 1963-64’te hızlandı. Belçika’da Türkiye’nin hemen her ilinden insanımız çalışıyor.
Ancak 1974 yılındaki afyon ekim alanlarının sınırlandırılması ile özellikle Afyon ve yöresinden gelen göç, ülkedeki Türk nüfus dengesini değiştirdi. Bugün ise bu nüfusu Konya yöresinden gelenler zorluyor. Türkler,ülkenin hemen her köşesinde, bir arada yaşamaya özen gösteriyor. Maden ocaklarında çalışmaya gelenlerin torunları bugün işçilikten patronluğa geçmenin zenginliği içinde, artık bu ülkeyi “ikinci vatan” olarak kabul ederek, yeni bir yaşam biçimini benimsediler.
Ülkede yaşayan Türklerin yüzde 85’i oturduğu evleri satın aldı.. Kendi işini kuranların sayısı da çok.. Türkler, özellikle hizmet sektöründe, tarım,inşaat ve diğer alanlarda ülkeye katmadeğer katıyorlar.
-Belçika salt maden ve diğer zenginlikleri ile değil, sömürgeci yüzü ile de eleştiriliyor, bu konuda neler söylersiniz?
Belçika’nın 19. yüzyılda Afrika’daki sömürge döneminde edindiği zenginliğin izleri bugün hala başkent Brüksel başta olmak üzere ülkenin birçok yerinde yer alıyor. Belçika hükümeti artık bu izleri silmek istese de sömürge döneminin mirası özellikle Kongo hükümeti ile Belçika’da yaşayan Kongolular arasında sorun olmaya devam ediyor. Belçika, 1865-1909 arasında tahtta oturan Kral Leopold II döneminde bugün Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) olan Orta Afrika ülkesinde otorite kurdu ve kendinin söz sahibi olduğu bir yönetim oluşturdu. Tarihe bakacak olursak Kral 2. Leopold, 1885’te ülkenin adını Özgür Kongo Devleti koydu ve Belçika’nın birkaç katı büyüklüğündeki bu toprakları kendi mülkü ilan etmişti. Dönemin güçlü Batılı ülkeleri de ne yazık ki bu kararı tanıdı. Kral 2. Leopold yıllar süren zorlu çatışma dönemlerini aşarak,Kongo’yu Belçika’ya bağladı. O toprakları da Belçika olarak tanıdı. O yıllar yaşanılan zulümler, işkenceler, mağduriyetler unutulmadı. Bu dönemde binlerce insan mağdur olarak Belçika’ya ve diğer Avrupa ülkelerine taşındı. Binlercesi öldürüldü.
Bugün bile büyük ihtişamı konuşulan Adalet Sarayı’yla ilgili neler söylersiniz?
Dünyanın en büyük Adalet Sarayı, simge yapılar arasında en çok bilinenlerden biri bugün heybeti ve mimari özellikleri ile göz kamaştıran Adalet Sarayı, görenleri büyülüyor. Başkent Brüksel’deki Adalet Sarayı (Palais de Justice), kimilerine göre inşa edildiğinde kapladığı alan bakımından dünyanın en büyük binasıydı.
Hitler’in orduları tacı almış?
1866’da başlayan inşaatın, 17 yıl sürdüğü biniyor. Hatta Almanlar Belçika’yı işgal ettiklerinde bu sarayın tepesindeki tacı aldıkları ve bu tacın da ortadan kaybolduğu anlatılır. Bir kurumuş bataklığın üzerine kurulan Brüksel kentinin en önemli,görkemli yapılarından biri olan Adalet Sarayı da Brüksel’e tepeden bakan bir tepenin üzerine kurulmuştur. Sözde adaleti temsil eden ve adaletsizlikler üzerine inşa edilen bu yapının,Avrupa’da bir benzeri yoktur.
Yapımı uzun süren 50’nci Yıl Parkı?
Yine o yıllarda yapılan bir başka önemli eser ise 50’nci Yıl Parkı içinde yer alıyor. “Hürriyet Anıtı” olarak bilinen bu görkemli yapı, Fransa’dan esinlenilerek yapıldı. Park alanı ile birlikte Belçika’nın kuruluşunun 50’nci yılına bir kısmı yetiştirildi ve o yıllar “50.Yıl Parkı” olarak adlandırılırdı. Bugün ise hala aynı adla adlandırılıyor ya, parkı görmeye gelenlerin,hem park alanındaki eserlerden etkilendiğini bilmeyen yok!
Bağımsızlığın simgesi olarak yapıldı
50. Yıl Parkı, Kral Leopold II tarafından Belçika’nın bağımsızlığının 1880’deki 50. yılını kutlamak amacıyla yapılan markta çok sayıda heykelin bulunduğunu paylaşalım.
Parkın inşaatı da çok uzun sürdü. 1880’deki 50. yıl kutlamalarında parkın çok azı tamamlanmıştı. Parkın inşası 1905’teki 75. yılda bitirebildi. Brüksel’in simgelerinden zafer takını barındıran parkta Kraliyet Silahlı Kuvvetler ve Askeri Tarih Müzesi ile Kraliyet Sanat ve Tarih Müzesi bulunuyor. Birçok sportif ve kültürel faaliyetin yapıldığı 30 hektarlık park, büyüklüğü ve şehrin içinde olması nedeniyle New York’taki Central Park’ın Brüksel’deki karşılığı olarak değerlendiriliyor.
Park içindeki caminin hikayesi ilginç?
Park ayrıca 1978’de açılan kentin en eski camisini de barındırıyor. Bu caminin de ayrı bir öyküsü var. 1974 Yılında yaşanan “petrol krizi” döneminde Suudi Arabistan’ın Belçika’ya petrol yardımına jest olarak Kral Baudouin, bu park içindeki bir yapının cami olarak düzenlenmesine emir verdi.Cami, Suudi Arabistan ile birlikte 14 Müslüman ülke tarafından finance edildi.Bu ülkeler arasında Türkiye’de vardı. Ancak camii yönetimi içindeki huzursuzluk nedeni ile Belçika,bu cami yönetimine 2021 yılında el koydu.
Anvers Tren Garı
Güzelliğiyle bilinen Anvers Tren İstasyonu, Brüksel’deki kraliyet seraları, Laeken’deki askeri kışlalar, Ostend’de okyanus kıyısındaki görkemli kraliyet galerileri de, yine bugün hala ayakta duran ve kullanılan yapılar olarak biliniyor.
Kongolular ayında,sömürgeci anlayışa tepkiler başladı..
Belçika sömürge geçmişiyle yüzleşiyor,yüzleşmesine de Kongoluların tepkileri de bu manada kendini gösteriyor. Leopold II’nin heykelleri ve büstleri de hala ülkenin birçok yerinde sergileniyor. Ancak bunların bazıları kralın ölümünden 111 yıl sonra bulundukları yerlerden kaldırıldı. Nedeni ise, 2020’deki”ırkçılık karşıtı” gösterilerin olması dikkat çekici… “Siyahilerin hakları için yapılan gösterilerde” Leopold II’nin heykelleri ve büstlerinden bazıları tahrip edildi.. Kimisi saldırıya uğradı,kimisi boyayla kaplandı.
-Kral Philippe,çaresiz olarak,sömürgeciliğin izlerini silmek için adım attı
Eylemcilerin Kral Leopold II’nin heykellerine, dolayısıyla ülkenin Afrika’daki sömürge geçmişine gösterdiği tepki, Belçika hükümetini ve şu andaki Kral Philippe’i de harekete geçirdi. Kral Philippe, 2020’de ülkesinin Kongo’daki (KDC’deki) sömürge döneminde neden olduğu acılardan “derin üzüntü” duyduğunu söyleyen ilk Belçika Kralı oldu. Kral, Haziran 2022 başında Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ne giderek, tahta çıkışından sonra, ilk kez bu sömürge ülkesini ziyaret etmiş oldu.
Daha önce de Philippe’in babası Kral Albert II, KDC’yi ziyaret etmişti. Belçika hükümeti de ülkenin sömürge geçmişiyle yüzleşmek ve geçmişin izlerini silebilmek için bazı girişimler yürütüyor. Bunlardan biri isim değişiklikleri. Leopold ismini taşıyan ülkedeki bazı yollar ve tünellere yeni ad verilmesi..
-Sömürge döneminin eserleri hakkında rapor hazırlandı
Sömürge dönemini hatırlatan kamusal alanlar ve yapılarla ilgili neler yapılacağı ise, ayrıca Brüksel Bölge Hükümetinin çalışmasıyla değerlendiriliyor.
Eylül 2020’de bu amaçla kurulan çalışma grubu, kentte kamuya açık alanlarda ülkenin sömürge geçmişini temsil eden veya hatırlatan sembollerle ilgili raporunu Brüksel yönetimine şubat ayında sundu. Raporda heykeller, anıtlar, binalar, meydan ve cadde isimleri gibi sömürge sembollerinin, 19. yüzyılın sonundan beri kullanıldığı ve kentin kamusal alanlarının tek yanlı ve propaganda perspektifiyle düzenlendiği belirtiliyordu. Raporu şimdi bölge yönetimi ve parlamentosunun değerlendirmesi bekleniyor. Bugün üç siyasi, dört kültür bölgesine ayrılımşı olan ve federatif yapı içindeki Belçika’yı elbette daha çok sorunun beklediği gün ışığı gibi aşikardır..
Kısacası,Belçika sömgürgecilik döneminin izlerini,kolay kolay silemeyecek ve Afrika ülkelerinde yaptıklarını afettiremeyecek gibi görünüyor.
-Bu güzel bilgiler için teşekkür ederiz
Asıl ben teşekkür ederim..Her Belçika gelişi bizi ziyaret etmeniz, unhutmamanız ayrı bir güzellik.. Gazeteciler olarak insanlarımızı bilgilendirmek, bunlardan dersler çıkarmak,geleceğe bakmak, evrensel değerleri tanımak, uygulamak, saygı göstermek hepimizin görevidir..
Belçika’da Türkler, sevgi ve saygı temelinde,uyum örneği olarak yaşamlarını sürdürüyor..
Bunun en güzel göstergesi de sadece Diyanet’e ait 72 caminin bulunmasıdır..
Diğer işaret taşlarını artık siz düşünün..
Bu fırsatı verdiğiniz için tekrar teşekkürler.