Gönül
Türkçemizin en güzel, en nadide, en rafine kelimelerinden biri gönül. Mûsikîli, ritmik, yumuşak… Bir kere gönül deyince mânânın dalga dalga zamana genişlediğini duyuyorum.
Gönül deyince gönül bitmiyor. Gönül deyince gönlüm genişliyor. Ne kadar ferah, ne kadar derin bir kelime şu gönül… Anlamı elbette derin. Fakat bana biraz da seslerin yüksek çağrışım gücünü hatırlatıyor gönül. Nasıl yani?
Bilenler bilir, eski yazıda gönül, “köñül” diye de okunur. Bu daha serttir. Yumuşaması gerekir. Gönül olana kadar nerelerden geçtim der gibidir kelime. Sonra şu ortadaki n harfi başlı başına bir âlemdir. Gönüle yepyeni söyleyişler katan bence odur.
Şöyle:
Bu n harfi bildiğimiz n değildir. Nazal n’dir. Eski yazıda kef harfiyle yazılır. Neşet Ertaş, “goğnüm” derken bu kef harfinin hatırasını dilimize taşır eskilerden. Daha eskiler bu kef harfiyle karşılanan nazal n’yi karşılamak üzere “köngül” de demişler. Ortadaki nazal n ile, böylece k, g, ğ, n sesleriyle dilin derinliklerine açılan bu kelimeye atalarımız söyleyiş bakımından büyük bir zenginlik katmışlar. Tabii başından daha bir sürü serüven geçmiş kelimenin.
Gönül, böylece en mûsikîli, en âhenkli kelimelerimizden biri oluvermiş. Masal gibi, şiir gibi bir kelime bu…
Bana Türkçede iki hecelik bir şiir söyle deseler, derhâl “Gönül.” der geçerim.
Hele “gönlüm” derken bütün mânâlar bu kelimeye sırılsıklam âşık olmuş gibi gelir bana. O heybet, o mânâ derinliği nedir öyle! O son kapalı hecede insana nice mânâlar açılmaktadır. İnsan gönlüm dedikçe sanki dağ taş ona ses verir. İnsan bu kelimeyi kullanırken hayatı gönüllenir bir kere. Öyleyse gönlü hayatımıza daha ne kadar çok dâhil edebiliriz, buna bakmalıyız.
Gönül derken bütün felsefelerin, bütün itirazların ve endişelerin sükûnete eriştiğini duyabiliyor musunuz? İki hecelik bu şiiri dinlerken kimin, neye, nasıl bir itirazı olabilir, değil mi! Neden böyle? Çünkü gönül bir liman, gönül bir dost, gönül büyük bir âlem…
Her şey ona sığar, fakat gönül cihana sığmaz. Bir ucu sonsuzlukta, bir ucu da bu fâni âlemde upuzun bir yoldur gönül. Hiç ölmeyen bir diridir gönül. Koca kainatın içinde bir toz zerresi gibi kaldığı uçsuz bucaksız bir âlemdir gönül. İncitme onu. Çünkü her fasılda aslolan bir demdir gönül.