BAHARIN GELİŞİ
Bahar geldi. Harikulade bir canlılık var doğada. Dağların yücelerinde eriyen karlar dereleri dolduruyor şimdi. Ağaçlar tomurcuklanmış, bahara uyanıyor. Çiğdemler açmış sarı sarı. Dörtdivan’da gökdede denen mor çiğdemler de yolda şimdi. Onlar da bu sevinci haber vermek üzere geliyorlar. Her yer derin bir canlılıkla kendinden geçmiş gibi. Ne de olsa cemreler düşmeye başladı. Güneş daha bir parlıyor sanki. Eriyen ve sulara karışan karları izliyorum. Baharın şarkısını söylüyor gibi şırıl şırıl akan dere. Kuşlar daha bir neşeli. Kısaca tabiat tek bir yürek olmuş, hep birlikte bu sevinci söylüyor. Bize de bunca güzelliği gönlümüzle izlemek ve tefekkür etmek kalıyor. Ben de öyle yapıyorum şimdi. Yolun kenarında eriyen kar sularının neşesini dinlerken bir taşın üzerine oturup bunları yazıyorum. Hafif bir rüzgâr var. Güneş pırıl pırıl ve gökyüzü masmavi. Hep birlikte bu sonsuz güzelliğin mutlu bir parçası olmanın derin huzurunu yaşıyoruz. Karlar, şırıl şırıl akan dere, gökyüzü, güneş, kuşlar, ağaçlar ve bu yolcu aynı ruh, aynı mânâ, aynı heyecanda şimdi bir ve beraberiz. Bu bir sevgiyle dolmak demek. Bundan ötürü tabiat muhteşem. Baharı haber veren bu günü bütün gönlümle yazıyorum adeta. İçim sevgi ve mutlulukla dolu. Bunu bahara eriştiğimiz şu günde, bir suyun hemen yanı başında gürül gürül duyuyorum. Baharın gelişini, onun hayatı ve gönlümü sevinçle beslediğini hissediyorum. Dağlar rüzgârın lisanından neler söylemiyor! O güzelim sarı çiğdemler neler anlatmıyor! Şu güzelim dere neleri duyurmuyor! Hasılı Bolu’ya bahar geldi. Bahar sadece Bolu’ya değil gönlümüze geldi. En derin sevinçleri, neşeyi huzuru, umudu, birliği, dirliği de yanına alarak…