Abazdağı Ruhumda Bir Nehir Gibi Akar
Abazdağı yine ruhumda bir nehir gibi akar
Hafif, tatlı bir rüzgâr tenime dokunuyor
Güneş, yeşilin koynunda şırıl şırıl bugün
Ulu ormanların sesini dinle bütün gönlünle
Gökler bu kavuşmanın sevinciyle huzurlu
İçerim derinlerine karışmakta mavilerin
Abazdağı yine ruhumda bir nehir gibi akar
Dağların heybetine sığınır yorgun yüreğim
Bu sessizlik gürül gürül çağlar derinden
Bir mânâyı duyarım kelimelerden arınmış
Hatıralar dirilir kalbimde yine biteviye
Neler neler geçip gitmiyor yüreğimden
Neye dokunsam binbir yaşanmışlık ile yüklü
Dağların heybetine sığınır yorgun yüreğim
Türlü hasretlerin yurdu bu dağdayım yine
Kavuşmalar iğreti, tek bir âna sığınırım
Lezzetine varmak için gelip geçen ömrün
Hüzünlere fasıla vermesini dilerim O’ndan
Bir yudum huzuru içer de susuz gönlüm
Kanmaz yine yorulmuş çünkü yalnızlıktan
Türlü hasretlerin yurdu bu dağdayım yine
Yaşamak bir düş kırığı emellerden kalan
Tahammülü güç düşünceler yorar beni
Bir sorgu sual faslı kendimle buluşmalarım
Neden varım derim sesimi dağlar dinler
Yankısı bende duyulur kimseler bilmez
Dağlar şahididir hüzünlü hesaplaşmaların
Yaşamak bir düş kırığı emellerden kalan
Gün çekilirken şu yemyeşil zirvelerden
Hüznün gölgesi uzar dağların eteklerine
Koyu bir yalnızlık kaplar bahçelerde her yeri
Gitmek diler bu gönül alıp başını bazen
Yahut bir gurbet çağırır bizi kendine yine
Yürek gark olur bir derin hüzne doğru
Gün çekilirken şu yemyeşil zirvelerden