Dolar 34,4751
Euro 36,2672
Altın 2.955,33
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 17°C
Parçalı Bulutlu
Afyon
17°C
Parçalı Bulutlu
Cum 16°C
Cts -1°C
Paz 0°C
Pts 1°C

Afyon İhsaniye Masalları ”Şehzade ile Köse”

Afyon İhsaniye Masalları ”Şehzade ile Köse” Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde bir padişah ve bu padişahın da cariyeleri varmış. Bir gün padişahın bir cariyesinden oğlu olmuş. Padişah bir gün savaşa gitmiş. Savaşa giderken atını, kılıcını, kalkanını, mızrağını oğluna bırakmış. Cariyesine “Oğlum büyüyünce benim yanıma gelsin.” demiş. Zaman su gibi akıp geçmiş. Oğlan büyümüş, babasını bulmaya gitmek için hazırlanmış. Annesi “Oğlum sakın atından inme, hiçbir köseyle de arkadaş olma!” diyerek oğlunu uğurlamış. Şehzade yola çıkmış. Az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Oğlan önüne çıkan bir köylüye yol sorarken oradan bir köse geçiyormuş. Köse bunun şehzade olduğunu bilmiş. Şehzadeyi uzun yola doğru yönlendirip kendisi kısa yollardan önüne çıkıvermiş. Yine tam önüne çıktığında şehzadeye,

Kurumsal Web Tasarım

“Ben de yanında geleyim. Hem sen buraları bilmezsin.” diyerek onunla arkadaş olmak istediğini söylemiş. Şehzadenin aklına annesinin söylediği sözler gelmiş. Şehzade köseyle arkadaş olamayacağını biliyormuş ama yine de arkadaşlığını kabul etmiş.

Şehzade ile köse yola koyulmuşlar. Önlerine bir çeşme çıkmış. Köse avuç avuç, doya doya su içmiş. Şehzade de susamış ama atından inmemesi gerekiyormuş. Köseye “Bana da su verir misin?” demiş. Köse de “Attan in iç. Su ne güzel akıyor.” demiş. Şehzadenin aklına yine anasının sözleri gelmiş. Ama çok susamış. Şehzade aşağı inmiş. Su içip doğrulurken köse şehzadenin kılıcını almış. Ve şehzadenin ensesine dayamış. “Sen benim kıyafetlerimi giyeceksin, ben de senin kıyafetlerini giyeceğim.” demiş. Bunun için de şehzadeye ölüp de dirilmeye kadar hiç kimseye söylemeyeceğim, diye yemin ettirmiş.

Köse ata binmiş. Şehzade yol boyunca yürürmüş. Nihayet padişahın olduğu yere varmışlar. Köse, düğünlerle çalgılarla karşılanmış. Sofralar kurulmuş, yemekler yenmiş. Köse su istemiş. Su getirmişler, doymamış. Köse “Bana buz gibi tatlı mı tatlı pınar suyu getirin.” demiş. Askerler de “Öyle bir su var ama kaynağı çok uzakta ve oraya giden bir daha dönmüyor.” demiş. Köse “Benim Köse getirir.” diyerek asıl şehzadeyi suya göndermiş.

Asıl şehzade bu pınara doğru yola çıkmış. Az gitmiş uz gitmiş. Dağlar tepeler aşmış. Nihayet suya varmış. Kaplarını doldurmuş. Biraz da dinlenmiş. Tam, kalkıp gidecekken kayanın üzerine oturmuş güzel mi güzel bir kız görmüş. Hiç seslenmeden yoluna devam etmiş. Herkes elinde suyla geri dönen şehzadeye hayretle bakmış. Köse suyu içmiş. Padişah oğlunu evlendirmek istemiş.

Uzaklarda başka bir padişahın kızı varmış. Bu prenses onunla evlenmek isteyenleri bir yarışmaya sokarmış. Yarışmayı kazananla evleneceğini söylermiş. Köse yine yarışmaya asıl şehzadeyi göndermiş. Asıl şehzade yola koyulmuş. Yolda giderken bir arı sürüsü görmüş. Kraliçe arı köseye “Biraz yiyecek verir misin? Ordum savaşta. Yiyeceğimiz yok.” demiş. Şehzade onlara yiyeceğinin yarısını vermiş. Kraliçe arı da köseye iki tane tüy vermiş. “Bir yardıma ihtiyacın olduğu zaman bunları birbirlerine sürt. Ben hemen gelirim.” demiş. Şehzade de yoluna devam etmiş. Bu sefer önüne bir yığın karınca çıkmış. Karıncıların lideri “Bize biraz yiyecek verir misin? Yiyecek bir şeyimiz kalmadı.” demiş. Şehzade kalan yiyeceğini karıncalara vermiş. Karıncalar da şehzadeye iki tüy vermiş. Başın sıkıştığında bunları birbirine sürt. Biz hemen geliriz.” demiş. Şehzade yine yola koyulmuş. Dere kenarına çıkmış bir balık görmüş. “Yazık balık can çekişiyor.” demiş. Hemen onu alıp suya bırakmış. Balık teşekkür etmiş ve ona “Başın sıkıştığında bana seslenmen yeter.” demiş.

Sonra şehzade yoluna devam etmiş. Saraya varmış. Gece olmuş. Orada şehzadeyi ağırlamışlar. Ertesi sabah kız gelip oğlanı dışarı çıkartmış. Çuvallardaki pirinci, mercimeği, buğdayı birbirine karıştırarak yere saçmış. Ve bunların her birini ayrı ayrı çuvallara koymasını şehzadeden istemiş. Kız gitmiş. Oğlan oturup kara kara düşünmeye başlamış. Tam o sırada aklına karıncalar gelmiş. Cebindeki telleri çıkartıp birbirine sürtmüş. Karıncılar gelmiş. Şehzade onlara başından geçenleri anlatmış ve kızın kendisinden ne istediğini söylemiş.

Bunun üzerine karıncalar tüm tohumları toplamışlar ve çuvallara doldurmuşlar. Ertesi gün kız gelmiş, bakmış ki, tohumlar toplanmış ve ayrı ayrı çuvallara konulmuş. Kız, başka bir sınav için oğlanı derenin kenarına götürmüş ve parmağındaki yüzüğü dereye atmış. Oğlandan yüzüğünü bulmasını istemiş ve gitmiş.

Oğlan yine oturup kara kara düşünmeye başlamış. O sırada aklına balık gelmiş. Hemen balığa seslenmiş. O sırada balık çıkagelmiş. Bir de bakmış ki, balık kızın attığı yüzüğü bulmuş ve kenara koymuş. Oğlan balığa teşekkür etmiş, yüzüğü kıza götürmüş.

Üçüncü sınav için kız bir elbise giymiş. Aynı elbise giymiş kırk kızın arasına girmiş ve oğlandan kendisini bulmasını istemiş. Oğlan kara kara düşünürken arının kendisine verdiği tüy aklına gelmiş. Tüyleri birbirine sürtmüş. Arılar gelmiş. Arılara her şeyi anlatmış. Arılar oğlana “Bizim üzerimize konduğumuz kızın kolunu tut ve çek.” demişler. Kraliçe arı kızların başında dolanırken prensesin koluna konmuş ve şehzade onu kolundan tutup çekmiş. Artık kız ona “Tamam. Yarışı kazandın.” demiş.

Şehzade de “Ben sizin sınavları sahibim için kazandım.” demiş. Şehzade ve kız saraya varmışlar. Prenses ile köseyi evlendirmek istemişler. Fakat kızın gönlü asıl şehzadede imiş. Köse kızın asıl şehzade ile evlenmesine izin vermemiş. Köse düğünde bir kargaşa çıkartmış. Şehzade de köseyi tutup öldürmüş. Prenses, padişaha “O senin asıl oğlundur.” demiş. Padişah da bunu ondan ispatlamasını istemiş. Kız “Kırk cariye isterim.” demiş. Kırk cariye gelmiş ve şehzadeyi ortaya koymuşlar. Prenses dua etmiş. Cariyeler de “Amin!” demiş. Padişah, şehzade ve herkes bu olayı izlemişler. Köse birden canlanmış. Öldüğüne göre her şeyi anlatabilirsin, demişler. O da her şeyi anlatmış. Köse’yi idam etmişler. Şehzade ile prenses evlenmişler. Mutlu mesut yaşamışlar.

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…

(Bu masal 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda Afyonkarahisar-İhsaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Ahmet İde tarafından Nimet İde’den derlenmiştir. Nimet İde 1961 doğumludur. İhsaniye Beyköy’de ikamet etmektedir. İlkokul mezunudur.)

Yasin Şen
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.