Afyon Masalları: Fesçinin Kızı ile Beyoğlu
Afyon Masalları: Fesçinin Kızı ile Beyoğlu
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu pek çokmuş. Bir fesçi ve onun güzel mi bir güzel kızı varmış. Fesçi ve kızı fes yapıp satarlarmış. Bir de bey oğlu varmış. Bu bey oğlu fesçinin kızı ile nerede görse dalga geçer, onu alaya alırmış. Bazen atıyla beraber çeşmeye gelir, burada atını sularmış. Bu sırada fesçinin kızını görür ve ona her seferinde şöyle seslenirmiş:
-Hey fesçi kızı! Fes yapıp biçersin. Yaprağı kaç? dermiş. Fesçinin kızı da,
-Okur yazarsın, gökte yıldız kaç? dermiş.
Bu konuşma her seferinde tekrar edermiş. Gel zaman git zaman bu fesçinin kızının aklına bir oyun gelmiş. Bey oğlunu biz tuzağa düşürmüş. Bir gün fesçinin kızı giyinmiş, kuşanmış Bey oğlunun evine varmış. Kız üzerine bir zil takmış. Bununla eve gelince bey oğlunu korkutmuş. Kızı görünce bey oğlu “Sen kimsin, in misin cin misin? Nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sormuş. En sonunda bunun fesçinin kızı olduğunu anlayınca onunla yine dalga geçmiş.
Ertesi gün bey oğlu, apışık tapışık atları çeşmeye sulamaya gitmiş. O sırada kızı yine görmüş. “Ey fesçi kızı! Fesleri yapıp biçersin. Yaprağı kaç?” demiş. Kız da “Okur yazarsın, gökte yıldız kaç?” diye cevap vermiş. Sonra fesçi kıza bakan delikanlı onun güzelliğini fark etmiş. Fakat yine de onunla dalga geçmeden edemiyormuş. Aradan biraz zaman geçmiş. Bu arada bey oğlu da çeşmeye sürekli uğrar olmuş. Çünkü fesçinin kızını seviyormuş. Fakat onunla dalga geçmeyi bırakmış. Kız da onu bu hâlde gördükçe şaşırıyormuş ve “Bu işte bir hâl var ama hadi hayırlısı!” diyormuş. Bu arada kız da delikanlıya gizliden gizliye abayı yakmış. Bey oğlu bir süre sonra anne ve babasını fesçinin evine dünür yollamış. Bey oğlunun anne babası eve varmışlar. Fesçi, ilk başlarda naz etmişse de kızını beyin oğluna vermiş.
Bundan sonra düğün hazırlıklarına başlamışlar. Düğün tam kırk gün kırk gece sürmüş. Bu arada fesçinin kızının dünürlerden bir isteği olmuş. Onlardan kendi boyunda deri diktirmelerini ve içine pekmez koymalarını istemiş. “Ben bey oğluna ondan sonra varırım.” demiş.
Onlar kızın bu isteğine çok şaşırmışlar ama yine de arzusunu yerine getirmişler. Bey oğlunun evine kızın çeyizi gelirken bu içine pekmez konmuş dikili deriyi de odaya bir güzel yerleştirmişler. Öyle ki görenler bunu gelin sanırmış. Kız da düğün gecesi bir dolabın içine girip gizlenmiş. Sonunda eve bey oğlu gelmiş. Kızın yerine içi pekmez dolu deriyi bulunca çok şaşırmış ve üzülmüş. Kendine bir oyun yapıldığını anlamış. Kız bey oğlunu dolaptan seyrediyormuş. Onun şaşkın, perişan ve üzgün hâlini görünce dayanamamış ve dolaptan çıkıvermiş. Bey oğlu, güzeller güzeli fesçi kızını karşısında görünce hem çok şaşırmış hem çok sevinmiş. Kız, bey oğluna “Bunu sana benimle dalga geçtiğin için yaptım. Benimle bir daha dalga geçer, alay eder misin?” demiş. Bey oğlu “Etmem.” diye karşılık vermiş. Onlar bir ömür boyu mutlu mesut yaşamışlar.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
(Bu masal 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda İhsaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Samet Karakaya tarafından derlenmiştir.)