Afyon Masalları: Keloğlan ile Tilki
Afyon Masalları: Keloğlan ile Tilki
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu pek çokmuş. Develer tellal iken, sinekler berber iken günün birinde bir Keloğlan varmış. Bu Keloğlan değirmencilik yaparmış. Keloğlan’ın evinde tavukları o kadar çokmuş ki, sürü hâlinde gezen tavukları varmış. Bu tavuklara bir tilki musallat olmuş. Bu tilki Keloğlan’ın tavuklarını birkaç defa alıp götürmüş. Bir, iki, üç derken Keloğlan’ın tavukları azalmaya başlamış.
Bir gün Keloğlan kümese saklanmış ve tilki gelince onu yakalamış. Keloğlan, tilkiye “Eeee Tilki! Ben şimdi sana ne edeyim? Sen benim tavuklarımı yedin.” demiş. Tilki, Keloağlan’a “Sen bana şimdi bir şey yapma. Ben de senin için Şakşak padişahın kızına dünür gideyim.” demiş. Keloğlan “Tamam” demiş ve tilkiyi salıvermiş.
Tilki bir iki gün sonra tavukları yine almaya başlamış. Keloğlan yine kümese saklanmış ve tilkiyi yakalamış. Tilki Keloğlan’a “Tamam. Bu sefer Şakşak padişahın kızına dünür gideyim.” demiş. Keloğlan, bu sefer de “Tamam” deyip tilkiyi salıvermiş. Tilki Şakşak padişahın sarayının önüne gelmiş ve oraya yatmış. Padişahın kızı, sarayın önüne çıkınca orada bir tilkinin yattığını görmüş. Bunu babasına haber vermiş. Padişah da orada bir tilkinin yattığını görmüş. Tilki padişahı görünce usulca onun yanına gelmiş ve ona meramını anlatmış. Tilki, padişaha “Ben senin kızına dünür geldim.” demiş. Padişah da tilkiye “Oğlanı bir görelim de kızı ondan sonra verelim.” demiş.
Tilki, Keloğlan’ın yanına gelmiş. Keloğlan’a “Padişah, kızını sana verecek. Ama seni görmek istiyor.” demiş. Keloğlan, “Aman tilki! Beni nasıl görecekler! Bu çul ve çuval ile ben değirmenci Keloğlan’ım.” demiş. Tilki, “Sen ne yapacaksın bunları! Benim ardımdan gel.” demiş.
Keloğlan ile tilki, padişahın sarayının önüne gelmişler. Padişahın sarayının yakınından bir nehir geçiyormuş. Tilki, Keloğlan’a “Sen burada bekle.” demiş. Tilki sonra padişahın yanına gelmiş. Tilki, padişaha “Padişahım! Güveyiniz olacak delikanlıyı getirdim. Fakat sarayınızın yakınındaki nehirden geçerken o suya düştü. Sizden şimdi bir kat elbise istiyor.” demiş. Sonra tilki saraydan bir kat elbiseyi aldığı gibi Keloğlan’ın yanına gelmiş. Keloğlan o bir kat elbiseyi giymiş. Tabii Keloğlan elbiseleri giyince çok yakışıklı hatta paşa gibi biri olmuş. Tilki Keloğlan’ı yanına alınca padişahın huzuruna varmışlar. Tilki Keloğlan’ı padişaha “İşte damadınız bu!” diye göstermiş. Padişah, Keloğlan’ı görünce onun temizliğine, saf görünüşüne ve yakışıklılığına hayran olmuş ve kızını ona vermiş.
Bu sefer Keloğlan, tilkiye “Tilki, kızı aldık da şimdi onu nereye götüreceğiz?” demiş. Tilki, Keloğlan’a “Sen karışma. Ben bir çaresine bakacağım.” demiş. Sonra bir tabur asker kızı bir at arabasına bindirmiş. Tilki, öne düşmüş. Bir müddet gittikten sonra askerlere ve Keloğlan’a “İleride duman tüten bir yer olacak. Siz oraya kadar gelin.” demiş ve yanlarından ayrılmış.
Tilki bir süre sonra bir çobana rastlamış. Çobana biraz para verdikten sonra, “Şu karşıdan bir tabur asker geliyor. Bu sığırlar kimin diye sorarlarsa Keloğlan’ın diyeceksin.” demiş. Sonra tilki üç tane devin yaşadığı saray gibi yüksek bir evin önüne gelmiş. Evin yanında hayvanlar için ot yığılmış. Tilki devlere demiş ki, “Şu karşıdan bir tabur asker geliyor. Onlar sizi yakalayıp öldürecekler.” demiş. Bu sözlerinin üstüne de “Siz şuradaki ot yığınlarının arasına saklanın. Ben sizi askerlerden kurtarayım.” demiş. Devler otun içine saklanmışlar. Sonra tilki ot yığınlarını ateşe vermiş ve devleri öldürmüş. Devlerin evi de böylece Keloğlan ile tilkiye kalmış.
Keloğlan, padişahın kızı ve askerler buraya gelmişler. Herkes eğlenmiş, yemiş içmiş, oynamış ve sonunda dağılmışlar. En sonunda gelin ve damat kalmış. Tilki, Keloğlan’ın yanına gelmiş ve ona “Eee Keloğlan! Sen beni öldürecektin. Şimdi sen beni nasıl öldüreceksin.” demiş. Keloğlan da “Tilki öleceksin. Kokana kadar tepeye koyacağım, kokana kadar üstümde duracaksın.” demiş. Sonra tilki hasta olmuş. Keloğlan, tilkiyi dışarıya atmış. Tilki içeri girmiş ve “Eee Keloğlan! Sen beni ölmeden dışarıya attın. Hani beni asacaktın!” demiş. Keloğlan, “Bu sefer seni çürüyene kadar evde durduracağım.” demiş. Bu sefer tilki gerçekten ölmüş ve onu dışarıya atmışlar. Keloğlan ve padişahın kızı bir ömür boyu mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Eller ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
(Bu masal 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda İhsaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Betül Özdemir ve Samet Karakaya tarafından derlenmiştir.)