Afyon Masalları ”Yiğit ile Cümbüş”
Afyon Masalları ”Yiğit ile Cümbüş” Bir varmış bir yokmuş. Allah’ın kulu pek çokmuş. Zamanın birinde Yiğit adında yiğit mi yiğit, güçlü mü güçlü bir delikanlı varmış. Bu delikanlının Fatma adında bir sevdiği varmış. Fakat Yiğit’i seven başka ve zengin bir kadın varmış. Kadın cadıymış. Cadı, Yiğit’in Fatma’yı sevdiğini biliyormuş ve kızı çok kıskanıyormuş. Bu cadı, bir gün Fatma’yı siyah üzümle zehirlemiş. Kız yılan gibi olmaya başlamış. Onun bu hâli günden güne devam etmiş.
Yiğit, bir gün padişahın askerleriyle bir sefere katılmış. Bu sefer dönüşünde bir kalede Cümbüş adında bir elmas görmüş. Ama bu kale öyle tehlikeli bir yerdeymiş ki, Yiğit, elması alamamış.
Seferden dönünce Yiğit, Fatma’nın yılan gibi olduğunu görmüş. Fatma’yı hekimlere ve hocalara göstermiş. Ama hiçbiri de kızın derdine bir derman bulamamış. Bir gün Yiğit’in evinin önünden geçen bir aksakallı ihtiyar delikanlıya:
-O Cümbüş elmasını al. O sihirlidir. Bu büyüyü ancak o bozabilir, demiş. Yiğit o kaleye gitmeye ve o elması getirmeye karar vermiş. Sonunda kaleye birçok tehlikeleri aştıktan sonra ulaşabilmiş. Fakat Cümbüş denilen elmasa tam ulaşacakken, bir devle karşılaşmış. Dev ona “Sana bir soru soracağım. Eğer bilirsen taşı alırsın. Bilemezsen benim olursun.” demiş. Yiğit de “Tamam, sor.” demiş. Dev, Yiğit’e şöyle bir soru sormuş: “Birisi var ki, yerleri yaratan biri var ki can alan, biri var ki bütün güzelliğin cevabı. Bu soruları cevaplayabilmen için sana on dakika mühlet.” demiş.
Aradan on dakika geçince Yiğit, “Ey Mevlam! Sen büyüksün. Bana yardım et.” demiş. Dev bunu duyunca “Tamam bildin.” demiş. “Neyi?” demiş Yiğit. Dev de “Cevap Mevla idi. Sen bunları bildin. Cümbüş senindir.” demiş.
Yiğit, Cümbüş’ü ve devi alıp köyüne dönmüş. Sevdiğinin yanına gelmiş. Cümbüş’ü Fatma’nın alnına sürmüş. Fatma eski hâlini almış. Bu arada Cümbüş’ün içinden de Fatma gibi bir başka güzel kız çıkmış. Bu kız deve “Sen git, bu cadıyı ye.” demiş. Bu cadı ahaliye çok eziyet verdiği için dev onu cezalandırmış ve yemiş. Bu arada cadının biriktirdiği onca mala el koymuş.
Bundan sonra kırk gün kırk gece Yiğit ile Fatma’nın düğünü yapılmış. Ahaliyi de mutlu etmişler. Fatma ve Yiğit mutlu mesut yaşamışlar.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine…
(Bu masal 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda Afyonkarahisar-İhsaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Nimet Özkan ve Mevlüt Özkan tarafından Mihri Aldağ’dan derlenmiştir. Mihri Aldağ İhsaniye-Aşağıtandır köyünde ikamet etmektedir. Tahsili yoktur.)