Ağaçlar Küser mi?
Köyümüzde bir kiraz ağacı vardı. Bir ara bu kiraz ağacının yıkılacağı haberini aldık. O yaz mevsimi orağını, baltasını kapan ağacın kuvvetli dallarına saldırdı. En uçlardaki meyvelerin tadına varabilmek için yapılan birçok yaralayıcı hamle yüzünden kiraz ağacı adeta elsiz kolsuz bırakıldı.
Ağacın o devasa bedeni bu darbelerden çok yara aldı. Biz olanları sadece seyrediyorduk. Elimizden hiçbir şey gelmiyordu. Hakkında hüküm verilen kiraz ağacıysa, olanlara mütevekkil öylece duruyordu. Kaderine boyun eğmişti. Gözlerimiz her darbeyle biraz daha eğilen o bereketli dallarında hasret ve yeisle asılı kalmıştı.
Buna rağmen ağaç birkaç yıl daha yaşadı. Fakat hiçbir zaman bir daha eskisi gibi meyve vermedi. Kiraz ağacı hayata küstürülmüştü. İnsanlara en güzel meyvelerini takdim etmek üzere uzattığı elleri hiç hak etmediği bir muameleyle karşılaşmıştı. Ve bir gün kesildi. Kocaman bedeni, kendisini toprağa bağlayan köklerinden koparıldı.
Artık o yoktu. Hatıralar kaldı ondan. Kendisine bir mekân arayan, karşılaştığı boşluk hissi yüzünden giderek manasızlaşan ve nihayet kendini zihnin kuytularına hapseden garip hatıralar kaldı.