Arzu ile Kamber
Bir varmış bir yokmuş. Köyün birinde Arzu ile Kamber varmış. Bunlar birbirlerine âşık olmuşlar. Bir gün Kamber babasına,
-Baba bana Arzu’yu iste, demiş.
Babasıgil, Arzu’yu Kamber’e istemeye gitmişler. Arzu’nun babası “Ben bir kızıma sorayım.” demiş. Arzu da utancından “Baba Kamber kara.” demiş. Arzu’nun babası Kamber’in babasına “Kızım Kamber’i kara diye istemiyor.” demiş. Kamber’in babası durumu oğluna anlatmış.
Arzu ile Kamber bir gün buluşmuşlar. Kamber, Arzu’ya babasının söylediklerini söylemiş. Arzu da “Ben babama utancımdan öyle dedim.” demiş.
Fakat Arzu’yu bir beyin oğlu da istermiş. Babası Arzu’yu beyin oğluna vermiş. Bey oğlu düğün derneği kurmuş. Kamber de Arzu’ya “Kaçalım buradan.” demiş. Arzu bunu duyunca,
Öyle deme Kamber duyarlar
İki cana birden kıyarlar
demiş. Kamber de şöyle demiş,
Yediğim nan u nimet
O da canıma minnet
O bize zindan olmaz
Mis kokulu gül-i cennet
Kamber, Arzu’ya “Düğün günü kaçalım.” demiş. Böyle diyerek anlaşmışlar.
Önceden gelinler, eşlerinin evine atlarla gidermiş. Arzu’nun babası beye “Benim kızım senin evine Kamber’in atıyla inecek.” demiş. Çünkü Kamber’in atı köyün en güzel atıymış. Bey oğlu da “Öyle şey olmaz. Benim atımla inecek.” demiş. Arzu’nun babası “O zaman kızımı vermem.” demiş. Bunun üzerine bey ile oğlu razı olmuşlar. Kamber, atı bir güzelce süslemiş, gelmiş. Sonra Arzu’yu ata bindirmişler. Arzu,
Ey mengiler mengiler
Çala çığıra çengiler
Kısa tut atın başını
Ayağım sıktı üzengiler
Kamber de şöyle demiş,
Ey mengiler mengiler
Çalsın çığırsın çengiler
Ak topuk benim olmazsa
Varsın sıksın üzengiler
Gelin götürülürken Arzu ile Kamber kimseye fark ettirmeden oradan kaçmışlar. Düğün telaşı içinde önce kimse Arzu ile Kamber’in kaçtığının farkına bile varmamış. Arzu ile Kamber köyden uzaklaşınca “Biraz dinlenelim.” demişler. Kamber uyumuş. O köyde bir cadı karısı varmış. Beyoğlu adamlarıyla o cadı karısını alıp bunların peşine düşmüş. Arzu bunları görünce ağlamaya başlamış. Yaşlar yanaklarından süzülüp Kamber’in yüzüne damlamış. Kamber uyanmış. “Ne oluyor Arzu? Yağmur mu yağıyor?” demiş. Arzu “Yağmur yağsa iyi ya. Şu gelenler bizim için geliyor.” demiş.
Dinlendikleri yerde Arzu ile Kamber’i yakalamışlar. Arzu ile Kamber ayağa kalkıp birbirlerine sarılmışlar. O sırada oturup dua etmişler. Ve oracıkta hemencecik can vermişler.
Beyoğlu, adamları ve cadı oraya gelince iki aşığın cansız bedenleriyle karşılaşmışlar. Oracığa bu iki aşığı defnetmişler. Cadı, bey oğluna “Madem bunlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. Bunları birbirinden niye ayırmak istedin?” demiş. Bey oğlu öfkesinden ve üzüntüsünden cadıyı orada öldürmüş.
Anlatıldığına göre iki aşığın mezarında iki gül bitmiş. Arzu’nun mezarındaki gül kırmızı, Kamber’in mezarındaki gül beyazmış. Cadının öldürüldüğü yerden akan kan, bu iki mezarın arasına kadar gelmiş ve burada bir diken çıkmış. Meğer bu diken bu iki gülün arasındaymış.
(Bu masal 2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı’nda İhsaniye Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden Tuğçe Kaya tarafından derlenmiştir.)