Baba Hızır
Bir gün ak abalı derviş
Bizim Dörtdivan’a gelmiş
Ona derler Baba Hızır
Ârifmiş nefsini bilmiş
Ak sakallı bir pîr imiş
Elinde âsâ yürür imiş
Nerde bir muhtâc varsa
Baba Hızır, hâzır imiş
Gelmiş bakmış dört bir yana
Selâm vermiş her bir câna
Eksik gedik ne var ise
Söylemişler herkes ona
Baba Hızır derviş kişi
Hakka ibadettir işi
Kalbi bir şey murâd etse
Deler imiş dağı taşı
Bir de bakmış Baba Hızır
Bir kişi var taşlar taşır
Bakıp yorgun işçilere
O mahalle gidip varır
Önce selâm sonra kelâm
Mâlûm olmuş ona merâm
Sormuş Baba, dertlerini
Taşlar bitmiş cümle tamam
Sabah olmuş gelmiş herkes
Meğer Baba etmiş nefes
Taşlar orda hep yığılmış
“Oğul” demiş “Görme abes!”
Bakarlar ki taşlar hazır
Var bu işte elbette sır
Getirirmiş bu taşları
Gece gündüz Baba Hızır
Az gitmeden çok bitmeden
Malzemeler hiç yitmeden
Bitirmişler bu camiyi
Gönülleri incitmeden
Anlamışlar himmetidir
Baba Hızır rahmetidir
Gelmiş yapmış bu camiyi
Bu da onun hizmetidir
Baba Hızır göçüp gitmiş
Âhirinde burda yitmiş
Hüzünlenmiş tüm gönüller
Kalpte sanki mecal bitmiş
Sırlamışlar bu avluya
Hay’dan gelen gider Hû’ya
Baba Hızır ârif kişi
Benzer imiş bir yolcuya
Yücelerde adı onun
Gönüldedir yâdı onun
Âşık isen hiç unutma
Yetişir imdâdı onun