Dolar 35,1981
Euro 36,7471
Altın 2.968,65
BİST 9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 9°C
Az Bulutlu
Afyon
9°C
Az Bulutlu
Pts 8°C
Sal 6°C
Çar 6°C
Per 6°C

Bilmeceler Üzerine

Bilmeceler Üzerine

Kurumsal Web Tasarım

Bilmeceler Türk Halk Edebiyatı türleri içerisinde en çok dikkat çeken, en fiktif, en yoğun anlatıma sahip, en renkli ve en eğitici türlerden birisidir. Onların karakteristik hususiyetlerini kısa fakat zamana ve mekâna göre derhal uyum gösterebilen yapılarında aramak gerekir.

Bilmeceler aslında birer sorudur. Ancak onlar herhangi bir soru ifadesiyle bitmezler. Bu hâliyle onlar aslında Türk irfanını en iyi aksettiren metinler olmaktadır. Çünkü bilmece, en basit bir cümleyi bile bir mesele olarak görebilmeyi ve onu çözümleyebilmeyi beraberinde getirir. Bu ise başlı başına düşünceye pratiklik, tefekküre derinlik katmak için bir yoldur ve bunun elbette duygu ve düşünce dünyamız üzerinde çok bereketli, güzel, harikulade tesirleri olmuştur.

Bilmeceler düşüncelerimizin katmanlarını harekete geçirmektedir. Söz gelimi cevabı “gökkuşağı” olan “Tepeden tepeye urgan serdim!” bilmecesi, dört kelimeyle bize çok sıkı örülmüş bir hayal dünyası takdim etmektedir. Bizden istenen adeta bu örgünün ardındakini görebilmek için kelimeleri aralamak, onları harekete geçirmektir.

Evet kelimeleri harekete geçirmek…

Kesin olarak biliriz ki, bilmeceyi meydana getiren sözcükler bize bir şeyleri işaret etmekte ve onlar aslında birer temsil olarak karşımıza çıkmaktadır. Herhalde bilmecelerin can alıcı noktası burasıdır. Bilmeceler de birer temsildir. Masallardan, tekerlemelerden, şathiyelerden, devriyelerden, ilâhîlerden, Karagöz ve Hacivat oyunundan beslenen bir geleneğin bilmece gibi bir tür ortaya koyabilmesi kaçınılmazdır. Tefekkürün en iptidai hâlini masal ile zirveye çıkarabilmek için bilmecelerin varlığı kaçınılmaz olur. Esasında masalların, bilmecelerin biraz daha geniş, derinlikli bir hâli olduğunu düşünmekteyim. Mesel atmak (bilmece sormak) ile masal anlatmak arasında ben bu yüzden pek bir fark görmüyorum.

Yukarıda verdiğimiz örnek de göstermektedir ki gelenek sorulan sorunun bir bilmece olduğu hususunu öğretmektedir bize. İlhan Başgöz ve Andreas Tietze bu hususa dikkat çekerler ve “Fadimem pat pat, donları kat kat!” bilmecesini örnek verirler. Yine bunun cevabının lahana olması gerektiğini bize gelenek söylemektedir. Ayrıca zemine ve zamana göre bilmecenin cevabını hazırlayan durumlar vardır. “Dal ucunda kilitli sandık” bilmecesinin cevabı fındık, ceviz veya başka bir meyve olabilir. Fakat müelliflerin beyanına göre gelenek bunun sadece birini kabul eder.

Onlar içerisinde bugün kullanmadığımız bir eşyayı tarif edenler olduğu gibi bilmecelerin elektrik, vapur, radyo gibi nispeten yakın zamanlarda ortaya çıkan teknolojik gelişmelerden haber verenleri de vardır. Bu yönüyle bilmeceler sosyal hayat ile yakından ilgilenen edebî türlerden birisi olmaktadır. Sosyal hayata yönelik taraflarıyla, bilhassa geçmişin kültür mirasını günümüze taşıması noktasından bilmecelerin önemli bir yeri vardır. Özellikle zaman ve mekânla kısıtlanmış, bugün artık kullanılması ve görülmesi çok zor eşyanın hatıralarını bu küçük eserlerde bulmamız mümkündür. Aşağıda okuyacağımız ve cevabı “buhurdan, gülapdan” olan bilmece bugün unutulmaya yüz tutmuş eşyaları söz konusu etmektedir:

Ol nedir ki iki dilber çıkageldi nâgehan,

Birinin bağrı ot dolu, çıkar tepesinde duman,

Birinin bağrı su dolu, çıkar gözünden şadırvan;

Bu şey Yemen’den gelmiştir armağan,

Ne duruyorsunuz çabuk olun yola revan?[1]

Bilmeceleri böyle küçük bir çalışma ile ele almak isteyişimizin temelinde onlarda bulunan tefekkür dünyasını irdelemek, Türk insanının irfanını anlayabilmek içindir. Yoksa sırf tespit ve kuru tasnifler yoluyla böyle bir çalışmaya gerek kalmaz. Ancak bilmecelerin bu yönünün geniş bir perspektifte ele alınmaya çalışılması bugün için zor bir meseledir. Zira Türk Edebiyatının en ciddi ürünleri bile Türk tefekkürü, irfanı, düşünce sistematiği açılarından ne yazık ki yeterince ele alınmamıştır. Onları bu açıdan irdelemek uzun mesaileri, büyük bir gayreti, ciddi bir donanımı beraberinde getirmektedir.

[1] Naki Tezel, Türk Halk Bilmeceleri, MEB Yay., 2. Baskı, Ankara 2000, s. 14.

Yasin Şen – Afyon Haber
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
27 Kasım 2021 19:23
25 Eylül 2021 18:14
11 Temmuz 2021 21:05
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.