Bir Ayıp (!) Üzerine
Bir Ayıp (!) Üzerine
Yazarken bazen ayıp ettiğimi düşünüyorum. Neden? Yazmayan, okumayan, kültürünü dert edinmeyen, kitap almayı düşünmeyen, milletin dertlerini umursamayan, sadece para için memuriyette bulunan, kültür edebiyat ve tarih nedir bilmeyen, suya sabuna dokunmayan, laklakçı, aylak aylak gezen, dedikoducu öyle bir geniş yığın var ki internet sitelerinde günde üç beş yazı yayınlayınca hâliyle bunlara ayıp etmiş oluyoruz. Yani bu tiplerin bir bakıma rahatını kaçırmış oluyoruz. Bir ürün ortaya koyunca bunların hâlinden dökülen sefalet bana şöyle diyor: “Yahu bırak bu işleri… Keyfimize bakalım. Goy goy varken bunlarla rahatımızı kaçırmayalım.”
Tabii orta yerde bu cümleleri kullanmaya cesaretleri olamaz ama yüzlerindeki saçma sapan ifade bana ancak bunları söylüyor. Ben de onların bu aylaklığını, tembelliğini, umursamazlığını gördükçe ne hikmetse yazmaya, üretmeye, kültürü geleceğe aktarmaya daha sağlam bir azimle yöneliyorum. Yani onlara hâl diliyle şöyle diyorum:
Bana bakın kültür ve kitap düşmanları! Siz okumuyorsunuz diye kültür ve kitap öneminden bir şey eksiltmez. Biz yazacağız ve kültürü yeni nesillere aktarmaya devam edeceğiz. Hişşt! Şimdi bana bunları kim mi okuyor diyorsun. Azerbaycanlı şair ve yazar Hüseyin Cavid’in söylediği gibi boşlar için yazmıyorum, başlar için yazıyorum. Merak etme. Sen okumayınca benim çalıştığın mevzular daha bir anlam kazanıyor. Sen bunları okumayınca doğru yolda olduğumu anlıyorum. Yazdım, yazıyorum, yazacağım. Mühim olan bu büyük milletin tarihin derinlerinden gelen o güçlü iradesini yazdıklarımızla, kayda geçirdiklerimizle geleceğe taşımak. Yani senin gibi tembelleri böylece rahatsız etmeye devam edeceğiz.