Bu eserler Bolu’da Medfun Ümmî Kemâl’e mi ait?
Tasavvuf tarihimizde bir ismin birden çok şahsiyeti ifade ettiği, fakat bunların tek bir şahsiyetmiş gibi gösterildiği veya öyle algılandığı zaman zaman rastlanan hususlardandır. Bunun en tipik örneği Yunus Emre’dir. Milletimiz tek başına bu isme birden fazla Yunus’u, Derviş Yunus’u, Âşık Yunus’u ve daha başka sıfatlarla anılan Yunusları sığdırmış ve onları tek bir şahsiyet olarak ifade etmiştir. Kültür noktasından bakılacak olunursa bunun bir mahzuru yoktur. Hatta faydaları vardır. Tek bir kişinin şahsında âdeta onun gibi olmak isteyen şahsiyetler bir araya gelmiş, onlar bir bütünü meydana getirmişlerdir. Ancak Yunus Emre’nin yanında onu takip eden diğer Yunusların kim olduklarını tespit etmek bilimsel açıdan elzemdir. Bursa’da medfun Emir Sultan dervişi Âşık Yunus’un “Sordum sarı çiçeğe” başta olmak üzere birçok ilahisinin Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinde medfun Yunus Emre’ye izafe edildiği bilinmektedir. Benzer durumun aynı ve farklı şahsiyetler için de geçerli olduğu ortadadır.
Benzer bir durum yazımızın konusu olan Ümmî Kemâl hazretleriyle ilgilidir. Türk Tasavvuf tarihinde birden fazla Ümmî Kemâl yaşamış olabilir. Bununla ilgili en önemli delil onun eserleri bahsidir.
Ümmî Kemâl’in Hazire-i Kuds, Kırk Armağan, Risâle-i İman, Ahlak Risalesi, Risâle-i Vefat ve Divan gibi eserleri olduğu yapılan araştırmalarda üzerinden durulan hususlardandır. Bunlardan en bilinen eseri Divan’dır. Onun tasavvufî ve edebî şahsiyetini en çok yansıtan eseri de bu Divan’dır. Fakat Dörtdivan ve Bolu-Tekkeköy’de yaptığımız incelemeler sonucunda burada şöyle bir tereddütümüz oluşmuştur:
Ümmî Kemâl hazretleriyle ilgili en muteber kaynak olan menâkıbnâmede onun eserlerinden ve şiirlerinden hiç söz edilmez. Menâkıbda, onun Bolu’da yaşadığı çevre, dervişleri ve menkıbeleri işlenmektedir. Bu eserler Ümmî Kemâl’e ait ise menâkıbın bundan bahsetmesi kaçınılmaz bir durum olmalıydı. Ayrıca Ümmî Kemâl’in eserlerine, bu eserlerin Bolu’da bir zamanlar okunduğuna dair araştırmalarımız sırasında herhangi bir kayda veya bulguya ulaşamadık. Fakat mesela Menâkıb-ı Kemâl Ümmî’nin bir nüshasının Dörtdivan Doğancılar Köyü’nde ikamet eden Eyüp Şahin’de bulunduğu bazı araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir. Bu araştırmacılardan birisi İsmail Hakkı Akyoloğlu’dur. Kendisiyle bir görüşmemizde (28 Ağustos 2020 Cuma günü Bolu’daki görüşmemizde) özellikle cönk, mecmua gibi yazmalara rahat ulaşıldığı zamanlarda Ümmî Kemâl hazretlerinin bir divanına veya diğer eserlerinin nüshalarına ulaşılıp ulaşılmadığını sorduk. Karşılığında ise kendisi böyle bir nüshayı görmediğini söylemişti. Bizce bu husus oldukça önemlidir. Bu bahis ileride Ümmî Kemâl’in eserleri üzerinde ciddi olarak durulması gerektiğine işaret etmektedir.
Ümmî Kemâl hazretlerinin divanı üzerine çok ciddî bir doktora tezi hazırlayan sayın Dr. Öğretim Üyesi Hayati Yavuzer hocamıza 30 Kasım 2020 tarihinde yaptığımız bir telefon görüşmesinde, Ümmî Kemâl’in divanının herhangi bir nüshasına Bolu’da rastlayıp rastlamadığı sorusunu yöneltmiştim. Hocamız sadece eksik bir nüshaya tesadüf ettiğini belirtmişti. Halbuki Ümmî Kemâl Dîvanı onlarca nüshasıyla Anadolu ve İstanbul kütüphanelerinde en çok nüshasına rastlanan divanlardan biriydi. Bu konuda hocamızın adı geçen doktora çalışmasına ve bu tezin yayınlanmış hâline bakıldığında bunun böyle olduğu görülecektir. Fakat, Bolu’da hazretin divanının sadece eksik bir nüshasına tesadüf edilmesi dikkat çekici bir husustur.
Ayrıca konuyla ilgili bir husus daha var: Ümmî Kemâl hazretlerinin halifesi Sarı Müderris, divanında Ümmî Kemâl’in eserlerine bir kere bile atıf yapmamakta ve bu eserlerden bahsetmemektedir. Halbuki Sarı Müderris şiirlerinde en çok şeyhi olarak Ümmî Kemâl hazretlerinden söz etmektedir. Peki, Sarı Müderris neden mürşidinin eserlerinden söz etmez?
Bu eserler Ümmî Kemâl’e ait ise Sarı Müderris’in bundan söz etmeyişi ihtimal dışı değil midir? Çünkü Sarı Müderris’in şiirleri Bolu-Tekkeköy’de medfun Ümmî Kemâl’in yaşayışı, menkıbeleri ve yaşadığı yerlerin isimleri açısından önemli birer referanstır.
Öyleyse bu eserler kimindir? Eser sahibi başka bir Ümmî Kemâl mi söz konusudur? Bilindiği üzere Ümmî Kemâl hazretlerine atfedilen makamların en güçlü olanlarından birisi Niğde’de bulunmaktadır (Bu arada Ümmî Kemal hazretlerinin divanı Niğde Belediyesi tarafından da yayınlanmıştır). Ayrıca onun, Karaman ve Manisa gibi şehirler de makamlarından veya mezarlarından söz edilir. Acaba bu eserlerin sahibi olan Ümmî Kemâl bu yerlerde yaşamış başka bir zat olabilir mi? Bolu-Tekkeköy’de türbesi bulunan Ümmî Kemâl, burada yaşayan Hacı Bayram-ı Veli dervişlerinden başka bir zat olabilir mi?
Bütün bu tereddütler ve sorular bunun bir mesele olarak karşımızda durduğunu, Ümmî Kemâl’e atfedilen bunca eserin gerçek sahibinin Bolu’da değil de başka bir yerde medfun olabileceğini, fakat Menâkıb-ı Kemâl Ümmî’nin Bolu-Tekkeköy’de yatan Ümmî Kemâl için yazıldığını ve bize Tekkeköy’deki medfun Ümmî Kemâl’e bu eserlerin izafe edildiğini düşündürmektedir. Kanaatimizce bu durum incelenmeye değer bir husustur. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi bunun kültür açısından çok ciddi bir mesele olmadığını söylemek isterim. Halk, birden fazla Ümmî Kemâl’i tek bir isim etrafında izah etmiş, bunu böyle kabul etmiştir. Bu sorgulanamaz. Ancak bilim adamları ve kültür tarihçileri bu hususu aydınlatmak mecburiyetindedir.