Derin Mavi
Bu derin mavilerin içindesin. Onun derinlerindesin. Suların ışıldayan serinliğinde sen varsın. Bir göz maviliği kadar sıcaksın bize. Bir sevda gibi uzak… Bir şiirin ilhamı gibi yazıya dökülmek istiyorsun hemen. Bir rüya gibi geçip gitmektesin bir anda. Yine de derin bir mavisin sen.
Göklerle bitiştiğin yerde bir ufuk çizgisi olursun. O ufkun içinde olursun biteviye. Emin bir dokunuş gibi sahiplenirsin denizleri ufukla beraber. Derinliğine nihayet yok ki senin. Bütün yorumlardan âzâde nasıl da muhteşemsin. Her yerdesin. Fakat ille de mavilerin en derinlerindesin şimdi.
Bir hududu olmayan varlığını yokluğa bürümüşsün. Ve daima en derinlerindesin bu hayatın. Şimdi ise bu uçsuz bucaksız mavidesin. Mavilerin içinde bembeyaz bir kelebeğin kanat çırpışı gibi ufuklara dokunur ve bunu duyan her kalbe tesir edersin.
Söyleyen sensin kıyıya vuran dalgaların dilinde… Duyansın bu mûsikînin lisanını… Martıların kanatlarında, dalgaların üzerinde, denizin sesinde ve ufkun yeşille bütünleştiği yerdesin. Bütün yorgunlukları alansın üzerimizden. Bir kayanın sert dokunuşunda olduğun gibi suyun bu ninni söyleyen tatlı sesindesin.
Hayat sensin. Ölüm sen… Var görünen şeylerle ihtişamına bir an bile fasıla verilmedi. Ve asla verilemez. Çünkü iğreti dalgaların bu uçsuz bucaksız mavilerin derinliğinden bir şey alamadığı malûm hepimize.
İşte bu yüzden burada sessizliğindeki ihtişamı duyarım bir başıma. Onu ruhuma yudum yudum içirmek dilerim. Seni düşünürüm sessiz sessiz. Anladım ki, bu derin denizler olmasa dalgaların ne hükmü olabilir! Öyleyse sen, varlığın dilinden söyleyensin.
Susarken sen, derinlerdeki o mânâsın. Hiçbir kelimeye muhtaç olmadan her şeyi diyebilensin.
Derin bir mavisin sen.
Kelimelerin dalgaların köpüğü. Onlar silinip gitse bile yokluğu ve varlığı ihata edensin. Muhitsin. Bu deryayı içinden ve dışından kavrayansın. Kelimelerin, senin gücünü ihata edememesi, bunca cümlenin seni izah edememesi ne güzel! Fakat seni bilmeyi istemek ve bu mavi derinliklerde çırpınmak da güzel. Bilirim ki, sen derin bir mavisin.
Ufuklar senin. Bu derya senin. Seni anlamak, işte bu denizin kucağında pek mümkün! Uzak yakın fikri silinirken gönülden; burada, sen yeşile, mora, beyaza dönüşen bir mavisin. Yine de derin bir mavisin sen. Mavilerin derinlerinde içimi ürperten her oluş senin, her şey senden… Bütün renklerin derinliklerinde sen varsın. Ama ille de derin bir mavisin sen…
Düşünce, varlığın derinlerinde senin olduğunu söylemede. Ya görünen ufuklarda peki… Bilemiyorum. Seni bugün derin bir mavi olarak tahayyül ediyor ve öyle görüyorum. Derin mavilerde ve bu mavilerin derinliklerinde yitip gitmeden varlığına güzel bir misal olan şu denizi dinliyorum.
Derin, daha derin ve hep derin…