Dörtdivan Manileri Kitabının Önsözü
Dörtdivan Manileri Kitabının Önsözü
Maniler Anonim Halk Edebiyatı içerisinde değerlendirilen şiir formlarıdır. Yeri ve zamanı geldiğinde, içinde bulunulan duruma uygun olarak maniler söylenir. Birbirini seven gençler karşılıklı maniler söyleyerek sevgilerini dile getirir. Ramazan ayında sahur vaktinde insanları uyandırmak için Ramazan davulcuları yine maniler söyler. Özellikle gelin kaynana atışmaları şeklinde beliren maniler bence maniler içerisinde önemli bir yekûn tutmaktadır. Tarlada çalışan kişiler birbirlerini gayrete getirmek için yine maniler söyler.
Bütün bunlar da göstermektedir ki, mani Türk toplum hayatını yansıtan, onun unsurlarını işleyen bir edebî tür olarak öne çıkmaktadır. Genel olarak söyleyeni belli olmamasından ötürü maniler giderek milletin ortak değerlerinden biri hâline gelmiştir. Bu hususta çalışmamızın ilerleyen kısımlarında gerekli bilgiler verilmiştir.
Maniler Türk milletinin şiirle kurduğu bağı gösteren tipik örneklerdir. Bunlarda doğaçlama ve duruma uygun olarak gelişen söyleyişler de göstermektedir ki, şiir söylemek milletimizin hasletlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Bunlar basit birer şiir formu olarak görülebilir. Fakat bu toprakların yetiştirdiği şairlerin özünde ve sözünde onların da tesirinin olduğunu zannediyorum. Manilere bir de bu gözle bakılması gerektiğini düşünüyorum.
Anadolu’da mani söyleme geleneğini sürdüren yerler vardır. Fakat bu şiir formunu sürdüren, mani atan kişiler hızla azalmaktadır.
Bu şiir formunun memleketimizin birçok yerinde zengin örneklerle öne çıktığı yapılan çalışmalarla da anlaşılmaktadır. Manileriyle dikkat çeken yerlerden birisi de Bolu’nun Dörtdivan ilçesidir.
Dörtdivan saklı zenginliği ve zengin kültürüyle dikkatimizi çeken yerlerden birisidir. Fakat o ölçüde bilhassa kültürel çalışmaların uzağında kalmış bir yerdir burası. Aslında Dörtdivan’ın kültür hususundaki gizli mirası bana Anadolu’nun hikâyesini hatırlatmaktadır. Asırlardır biriken kültürel miras yoğun göçler yüzünden, Anadolu’nun diğer köy, kasaba ve ilçelerinde de olduğu gibi iyice boşalan Dörtdivan’da da görünmez hâle gelmiş gibidir. Fakat ilgi ve biraz sevgiyle böyle yerlerdeki kültürel birikim ve zenginlik kendini sevenlerine açabilmektedir.
Biz, daha önce Dörtdivan Kültür Atlası adı altında bir çalışma hazırlamıştık. Bu kitapta Dörtdivan’ın tarihi, yetiştirdiği şahsiyetler, halk kültürü, halk takvimi, inanışlar yanında buranın atasözü ve deyimleri, manileri, ninnileri, sözlüğü ve daha nice zenginliği bir araya gelmişti. Aslında Dörtdivan kültürünü tespit etmede bu kitap bizim için çok önemli bir başlangıç noktası ve merhale teşkil etti. Yaptığımız derlemeler ve çalışmalar Dörtdivan’da daha etraflı ve başka çalışmalara ihtiyaç olduğunu gösterdi. Böylece biz Dörtdivan Kültür Atlası’nın içindeki bazı bölümleri genişletmek suretiyle yeni çalışmalara başladık. Bu çalışmalardan ilki Dörtdivan Manileri olarak ortaya çıkmış oldu.
Bu küçük kitapla beraber Dörtdivan’ın kültürel zenginliklerinden birisi daha işlenmiş oldu. Çalışmalarımız sırasında Dörtdivan’da mani söyleme geleneğinin az da olsa hâlen canlı olarak devam ettiğini fark ettik. Bu maniler aynı zamanda ezgili olarak da söyleniyordu. İşin bu kısmı dikkatimizi çekti. Bu ezgili maniler Dörtdivan’da mani söyleme geleneğinin ne kadar köklü olduğunu göstermektedir.
Dörtdivan manilerinin genel özelliği Anadolu’nun diğer şehir ve köylerinde derlenen manilerde de görüldüğü üzere aşk, ayrılık, gurbet, acı, hasret gibi temaları işliyor olmasıdır. Bunlarda günlük hayatın bazı unsurları ve bazı olayların işlendiği de göze çarpar. Ayrıca Dörtdivan manilerinde halkın yaşanan olaylar karşısında sergilediği tavrın ve halk düşüncesinin bir resmini buluruz. Bu açıdan maniler yöre halkını tanımada bize yardımcı olabilecek türlerden ve zenginliklerden birisidir.
Çalışmalarımız esnasında fark ettiğimiz bir diğer husus da şu oldu:
Teknolojinin hâkim olmadığı dönemlerde doğup büyüyen yöredeki yaşlılar bu geleneği sürdürmede nispeten ısrarcıdır. Onlar sayesinde bu gelenek günümüze ulaşabilmiştir. Onların “nispeten ısrarcı” olduklarını söylemem, artık yaşlıların ve bu geleneği bilen kişilerin her geçen gün azalmasıdır. Onları gören ve manileri işiten gençler de bazen bu türün güzel örneklerini bizimle paylaşabilmektedir. Dörtdivan’da gençler arasında bu türün güzel örneklerini sergileyenler de vardır. Dolayısıyla mani söyleme geleneğinin hâlen belli ölçüde de olsa devam ediyor olması oldukça önemli ve sevindiricidir.
Kitabımız iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde maniler ve Dörtdivan manileriyle ilgili ayrıntılı denebilecek bir inceleme yer almıştır. Burada birinci bölümde manilerin şekil, dil ve muhteva hususları üzerinde durulduktan sonra Dörtdivan manilerinin incelenmesine geçilmiştir.
İkinci bölümde Dörtdivan manilerinin metinlerine yer verilmiştir. Bunlar da kendi içinde on başlık altında sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmada diğer bazı çalışmalardan hareketle kendi koyduğumuz başlıkları esas aldık. Manilerle ilgili sınıflandırmalar birbirinden genel olarak ayrıdır. Bu konuda ortak bir temayülün yerleşmediği görülmektedir.
Bizim bu kitapta yer verdiğimiz başlıklar şöyledir:
Aileyle İlgili Maniler, Sosyal Hayatla İlgili Maniler, Sevda-Ayrılık-Hasret Manileri, Gelin-Kaynana Manileri, Arkadaşlık-Dostluk Manileri, Şahıslarla İlgili Maniler, Atışma-Haberleşme Manileri, Dilek Manileri, Ramazan Manileri, Düğün Manileri.
Kitapta yer verilen manilerin tamamına yakını derlemelerden oluşmaktadır. Çok az bir kısmı ise Dörtdivan üzerine yapılan inceleme yazılarından bulunup alınmıştır. Bu hususta yararlandığımız kaynaklara “Kaynaklar” kısmında yer verilmiştir. Son olarak bu çalışmanın sonunda metinlerde geçen mahalli bazı kelimelerin anlamlarını içeren küçük bir sözlüğe yer verdik.
Mani derlemelerimiz esnasında tıpkı Dörtdivan Kültür Atlası’nın yazımı sırasında yaptığımız gibi sosyal medyanın imkânlarından da yararlanmaya çalıştık. Sosyal medya bu konuda bizlere büyük kolaylıklar sunduğu gibi kaynak kişilere erişememenin ve bu konudaki samimi gayret, maksat ve niyetlerimizi sergileyemememizin de sebebi olmuştur.
Bu konuda biz sosyal medya üzerinden şöyle bir duyuruda bulunmuştuk:
“Kıymetli Dörtdivanlılar. Herkese hayırlı Ramazanlar dilerim. Malumunuz olduğu üzere biz bu yıl içinde DİVANKAV ve Dörtdivan Belediyesi’nin destekleriyle Dörtdivan Kültür Atlası adıyla bir çalışma hazırladık. Bu çalışma Dörtdivan’ın kültürel zenginliğini görmemizi temin etti. Nasip olursa şimdi de Dörtdivan Manileri adı altında bir kültür hizmetini daha yerine getirmek istiyoruz. Lütfen bu husustaki birikimlerinizi bizimle paylaşın. Kitabımız daha zengin bir muhteva ile gün yüzüne çıksın. Hayırlı günler dilerim, bu husustaki birikimlerini bizimle paylaşanlara şimdiden teşekkür ederim.”
Bu duyurunun sonucu olarak az da olsa elimize mani geçti ve bunlar bu kitap içerisindeki yerini aldı.
Manileri derleme sırasında bazı kişilerin yardımları oldu. Bu kişilerin isimlerini bir teşekkür borcu olarak burada anmamız gerekir. Kitabımızın basımına verdikleri destekten ötürü Dörtdivan Belediye Başkanı sayın Hamza Efe’ye teşekkür ederim. Dr. Fahri Eyeci bu kitabın yazılmasında bizleri teşvik etti. Kendilerine teşekkür ederim. Dörtdivan’a gönül vermiş kişilerden Fahri Kayaalp ile zaman zaman köylere gidip bu konuda araştırmalarda bulunduk. Ayrıca kendileri bu konuda bizim için derleme faaliyetlerinde bulundu. Kendilerine burada teşekkürlerimi sunuyorum. Çavuşlar Camii imam-hatibi İsmail Tezel hocam da bizim için bazı maniler derledi. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Bu kitapla Dörtdivan ve köylerinde belki yüzyıllardır devam eden ama kayıtlara geçmeyen bir zenginlik daha kitap hâline gelmiş oluyor. Dörtdivan kültürünü işleyen çalışmalarımızın inşallah devam edeceğini burada belirtmek isterim.
Yasin Şen
Dörtdivan 2021