DPÜ İİBF’de Rusya-Ukrayna krizi Arapça dilinde ele alındı
KÜTAHYA DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ (DPÜ) İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ’NDE “RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI’NIN SOSYOPOLİTİK YANSIMALARI” İSİMLİ PANEL İLK KEZ ARAPÇA DİLİNDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde “Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Sosyopolitik Yansımaları” isimli panel ilk kez Arapça dilinde gerçekleştirildi.
İİBF Amfi-2’de gerçekleşen etkinliğe aynı zamanda panelin yönetimini üstlenen Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç ile Cezayir’deki Chlef Üniversitesinin akademisyenleri Dr. Amine Mustafa Della ve Prof. Dr. Djebbar Abdeldjabar konuşmacı olarak katıldı.
Açılış konuşmasını Ayşe Gamal Elmassry’nin yaptığı ve dekan Prof. Dr. Cengiz Duran başta olmak üzere çok sayıda öğretim üyesi ve geniş bir öğrenci kitlesinin katıldığı panele Asya Pasifik Topluluğu ve Uluslararası Öğrenciler Topluluğu da destek verdi.
Fakültede yapılan ilk Arapça bilimsel faaliyet olan “Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Sosyopolitik Yansımaları” isimli seminerde Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, “Ukrayna Savaşı’nın Türkiye Jeopolitiğine Yansımaları” konulu tebliğini Arapça dilinde sundu. Prof. Dr. İnaç’ın ardından Dr. Amine Mustafa Della “Ukrayna Savaşında Cezayir’in Savaşan Taraflara Karşı Tutumu” konusunda sunum gerçekleştirdi. Son olarak Prof. Dr. Djebbar Abdeldjabar, “Diplomasi, Strateji ve Jeopolitika Açısından Ukrayna Savaşı” ismini taşıyan sunumunu katılımcılarla paylaştı.
“Konuşmacılar savaşın çıkardığı yeni riskler üzerinde durdu”
Panel sonucunda, ABD ve İngiltere’nin ABD hegemonyasını sürdürmek amacıyla AB ve NATO’yu konsolide ederek kendine çekme, Rusya’da Putin yönetimi yerine kendine müzahir bir iktidara alan açma ve yeni hegemon güç olarak ortaya çıkmaya başlayan Çin’e karşı çevreleme ve kuşatma amacıyla bu savaşı tetiklediği görüşünde birleşildi. Avrupa’nın Rusya’ya duyduğu enerji bağımlılığından kurtulması, uygulanan katı ambargoyla dışlanan Rus halkının ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmesi ve hepsinden önemlisi bölgesinde bir istikrar adası olarak barış ve diplomasinin işlerlik kazanmasında bir merkez ülke olarak Türkiye’nin ön plana çıktığı vurgulandı. Panelde, Türkiye’yle benzer bir tutum takınarak her iki tarafa eşit mesafede duran ve dengeli ve barışçıl bir siyaset izleyen kardeş ülke Cezayir’in savaş sonrası dönemde Doğu Akdeniz başta olmak üzere Türkiye ile birlikte oluşturabileceği yeni jeopolitik iklim farklı boyutlarıyla ele alındı. Son olarak, savaşın oluşturduğu riskler bağlamında enerji krizi, gıda güvenliği ve yeni bir dünya düzeninin inşası aşamasında karşılaşılması muhtemel olan jeopolitik tehditler ve sınamalar, sosyopolitik ve ekonomik boyutlarıyla tartışıldı.