Dr. Yavuz Han: ”Keyfiyet”
Dr. Yavuz Han: ”Keyfiyet”
Nitelik demek, özellik demek, durum-nasıl olması gerekir demektir.
Bizim üzerinde duracağımız husus ise kalabalıklardan ziyade kalitenin aranması çabasını ifade ediyor. Kuru kalabalıklar değil nitelikli azlığın gücü.
Çok ile olan kalitesizliğin az ile becerilebilme telaşesidir derdini çektiğimiz.
Şair-i Azam biz iç çekişi ve hakikat haykırışındaki nidası ile der ya:
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam…
Aranan istiklal caddesini dolduran kalabalıklar değil dört inanmış adamdır.
Yitik kaybolduğu terde aranır derler. Aranan şeyin ne olduğunu bilmek de aranılan yer kadar ehemmiyet arz eder.
Kendini yetiştirmekte mahir insanlar var. Elbet birilerinin dizinin dibinde çökmeden zor olacak işler. O zaman nitelikli birileri aranıyor ise diz çökmeyi bilecek, birilerinden bir şeyler öğrenmeyi adet edinenler bilinecek, diz çökerek öğrenilen şeyler fark edilecek. Bilek güreşi yapmayı maharet edinmiş kimselerin arasından hafız aranmayacak. Silahşorların iyisini de talim eden kimseler tanır. Yiğit yiğidi tanır misali cenk edecek adamı ararken yiğitler arasından bakmak lazım gelir.
Aranacak yer için de niteliklere uygun yerleri bilmek lazım. Ne nerede aranır bilmek için de usül edinmek lazım. Neticeten de o niteliklere haiz kimseler o mekânlarda aranacak. Meyhanede hoca, medresede pehlivan aranmayacak.
Bir iş yapılırken de kabiliyeti ile beraber hevesine de bakılacak. Eli işte gözü oynaşta kimselere devlet emanet edilmeyecek. Devleti bırak ekmek fırını bile emanet edilmeyecek. Ya fırından eder seni ya ekmekten.
Burada iş aranan adamda bitmiyor. Arayan da aramasını bilecek ya ona gelip iş kilit oluyor. Aramayı bilmek, arananı bilmek de yani turnacıbaşılığı yapmak da hakiki bir maharet. Zeki çocukları seçen insanlara denirmiş Turnacıbaşı. Hareketinden, bakışından, duruşundan, konuşmasından, oyun oynamasından, kafasından anlarmış kimin neye ne kadar kabiliyeti olacağını. Zeki çocuklara sahip olmak mühim de onu seçecek turnacıbaşı olmak az iş olur mu?
Devlet idaresindekiler de kılı kırk yararken turnacıbaşılardan daha hassas terazilerde tartarken bunu ihmal etmeyecekler. Kim memlekete bir çivi çakacak anlamak zor zanaat olur işin sonunda.
“Kişi kendinden bilir işi” derler. Feday-ı can etmeden vatanperver olunur mu? Fisebilillah olmadan millete hizmetçilik edilir mi? bilinmeyi unutmadan devlete hizmet mümkün mü?
Kaliteyi edinmeye çalışan olmak var,
Kaliteyi yaşayan olmak var,
Kaliteyi arayan olmak var,
Kaliteyi destekleyen olmak var.
Başka yol yok. Başka şeye gönül yormamak lazım. Şifa da huzur da sevap da burada…
Muhabbetle kalınız…