Dr. Yavuz Han Yazdı ”Liyakat”
Layık olmak demek kısaca.
Bir makama, bir sıfata, bir kazanca, bir işi yapmaya, bir yere gidebilmeye, bir konuşmayı yapmaya ehliyeti olan başka kimselerden daha fazla hak sahibi olmaya belki daha doğru deyim ile hak sahibi görülmeye liyakat denir.
Ehliyeti olmayanın o işi ve hakları uygulamaya izni yok. Bu izni kullanmaya kalkarsa devlet bunu engeller, devam ederse de cezalandırır. Ehliyetli olmak için de belirlenen kurallar insanlığın ulaştığı mesleki yetkinlik ile beraber akademik gelişmelere de paralel olmalıdır.
İş yapmak için ehliyeti olmak yeterli değil elbet. Mesleki gelişim başta olma üzere günceli yakalamak ve ileriye matuf en azından fikri tasarrufa da sahip olmak lazım. Mühendis olmak ehliyet, yol yapımı kursuna gitmek ve bunda tecrübeli olmak liyakat olsa da devamında gelecekte yolların nasıl olacağı hususunda bir tarz sahibi olmak da işin cilvesi.
Liyakat kısmında mühim olan şey sosyal olmak, çevreden bağımsız sadece işini yapan olmamaktır belki de. Yöneticilik kabiliyetinin olması organizasyon yapma becerisi elde etmektir.
Harika bir cerrah olmak iyi bir başhekim olacağını göstermez! Akademik olarak çok başarılı makale sahibi, çok atıf alan bir bilim adamı olmak iyi bir rektörlük yapılabileceğini göstermez. Aslında çoğu zaman bu olumsuzluk da içerir naçizane kanaatimizce. Çok ilmi çalışma yapan bir bilim adamı ne zaman vakit bulup da üniversitenin alım işleri, personel hizmetleri, yapı inşaat meseleleri, bütçe çalışmaları ile ilgilensin ki!
Çok iyi bir asker olabilirsin. Komandoluk bröven de vardır. Ödüllü sporcu, attığını vuran nişancı, yakın döğüş ustası, dağda hayatta kalma sihirbazı olabilirsin. Bunların hiçbirisi senin NATO’da donanımlı siyasetçilerle iyi müzakere yürütmene yeter olmayabilir.
Liyakatli insanların dini olmaz, milliyeti olmaz, mezhebi belli değildir, cemaati-cemiyeti mühim olamaz. Burada mim noktası olacak husus liyakatli kişinin işi ile bu anlayışını karıştırmamasıdır. Bir konuda çok kabiliyetli olan birisi eğer ki başka yönleri ile bu liyakatini gösteremiyor, kontrol edemiyor ya da gerektiğinden az/fazla kullanıyorsa bu da ciddi bir mesele olarak karşımıza çıkabilir.
Bu da ancak nitelikli yöneticilerin yapabileceği bir iştir. Yani ehliyet sahibi insanların içerisinden liyakatli olanlarına sorumluluk vermek de ciddi bir yönetim kabiliyetidir. Yani Özel Harekat polisliğinde harika icraatlar ortaya koyan bir emniyet amirinin iyi şekilde çalışması sağlanmazsa yarın bir gün karşımıza bir mafya destekçisi veya mafyanın ta kendisi olarak çıkabilir.
Zaman zaman çok kabiliyetli insanların yanlış yerlerde, yanlış zamanlama ile değerlendirilmesi de ciddi enerji kaybına neden olmaktadır. Zehir gibi kafası olan bir mühendisi masa başında görevlendirmek o işin sağlıklı ve güvenilir şekilde hallini sağlayabilir. Ama tasarımda çalışsa belki de yeni buluşlara imza atacak o teknik personelin enerjisi boşa gitmiş oluyor.
Ülkemizde herkesin bildiği bir güzellik var ki o da Anadolu sanayilerindeki usta insanlar. O kadar kabiliyetli, ehliyete haiz, ciddi fırsat insanlar var ki tam bir yer altı madeni gibi. Sadece fırsat bulamamış, imkan elde edememiş, iyi birileri ile karşılaşmamış insanlara eksiklikleri giderildiğinde değme teknolojik işlemleri çıkartabilecekleri görülecektir.
Yani liyakatli insanların kendileri de liyakatlerini fark etmezler aslında. Bunları fark edecek “Turnacıbaşı” insanlara da çok ihtiyaç vardır. Bu insanların iyi şeyler yapmaktan ziyade iyi şeyler yapacakların yolunu açmak ve sıkıntıları gidermek en az ehliyet-liyakat kadar önem arz eder.
Ehliyet ve liyakat ile meselelerini halletmiş işletmelerde çalışan insanlar için mühim bir konu ile devam etmek gerekiyor. Sadakat. Kime, neye sadakat?
Devam edeceğiz inşallah.
Arkadaşım kalemine yüreğine sağlık Tebrik ederim
teşekkür ederim…
Önemli bir mevzu… emeğinize bereket… daim olsun İnşAllah…
teşekkür ederim…
Ağzınıza sağlık Yavuz Hocam, ne kadar da güzel özetlemişsiniz içinde bulunduğumuz durumu, inşallah umudumuzu ve enerjimizi kaybetmeden rabbim bize de daha çok çalışabileceğimiz, daha iyi işler yapabileceğimiz günler gösterir, kim bilir belki bir turnacıbaşı olarak
Teşekkür ederim.Yazıyı teferruatlı okuduğun için ayrıca teşekkür ediyorum Emel…Selamlar..