Dr. Yavuz Han yazdı ”Sadakat”
Dr. Yavuz Han yazdı ”Sadakat” Sadakat güzel kelime, sıcak, harbi, hasbi, delikanlı seslenişli.
İnsanların birbirine sadakati sadece evlilikle değil arkadaşlıkta, yoldaşlıkta, iş hayatında, cemiyet münasebetlerinde ve hatta gezmelere giderken dahi mühim konu.
Sadık insanların en güzeli de güzelliğin membaı Peygambere yoldaş. Ebubekir-i Sıddık(R.A). İkinin ikincisidir O.
Elbette bu temeldeki yaklaşımlar bireysel münasebetler ile alakalı, şahsi konumu alakadar eden, faydası da zararı da kendisini etkileyen durumlar daha çok.
…
Buradaki durumda ise bir toplumda yaşayan insanların birbirlerine olduğu kadar cemiyetine, devamında vatandaşlarına, devamında memleketine, devamında soydaşlarına, devamında dindaşlarına ve en sonunda insan ve insanlığına olan sadakat söz konusu.
Devlet hizmetinde çalışanlar başta olmak üzere başka vatandaşları alakadar olan meselelerde, sonucunda sadece kendisinin değil başkalarının hatta gelecek nesillerin sonucuna katlanacağı durumlarda insanlar neye sadık olup hangi yapıya sadakat gösterecekler?
Devletler milletlerin organize olan şekilleridir kabaca. Bilvesile devlet millete hizmet edecek ve milletin mensuplarının hayatını güzelleştirecek işler yapacaktır. Yapacağı işlerde de kişisel menfaatini değil milletin menfaatini önceleyecektir.
Devlette ehliyeti ile başlamış, liyakati ile yükselmiş kimselerin bu yeteneklerini milletin halen yaşadığı sıkıntıları giderip huzuru temin etmek ve gelecek neslin donanım ve etkisinin artmasını temin edici işler yapması da orada bulunma gereğidir.
…
Çeşitli dünya görüşlerine sahip olması insanın tabiatında vardır. Farklı anlayışını herkesin farklılıklarını muhafaza edebilerek hür, korkusuz, mutlu yapabilmesini de devlet temin etmelidir. Aynı konu müteşebbis hürriyetinde de aynı seviyede seyretmelidir. İsteyen iş kurup, geliştirip, ülkeye ve dünyaya açılabilmeli, devlette bu konuda vatandaşına elinden gelen her katkıyı ayırım gözetmeden sunmaya çabalamalıdır.
Devlet idaresinde vatandaşını mutlu etmek için ehliyeti olan ve liyakati yüksek kimselerin geldiği makamlarda yapması gereken en önemli husus devlete olan sadakattir. Devlete olan sadakatin temeli zaten millettir işin teorisi bakımından. Devletine iyi hizmet eden kimse milletine de etmiş sayılır. Elbette “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu devletin önemsizliğini değil aslında devleti oluşturan unsurlara saygı ve sevginin açılımından başka bir şey değildir.
Burada zikredilmesi gereken en mühim husus cemiyet, cemaat, grup, siyasal görüş, mezhep, yaşam tarzı farklılığı gibi konuşlarda devlete sadakatin kaybedilmemesidir. Zaman zaman inancı ile ters bir durumla karşılaşıldığında en saygın yol o makamın terk edilmesidir.
Eğer seni mutsuz edecek bir durum söz konusu ve aldığın devlet terbiyesi de buna uygun değilse devletteki mekanizmayı işletmek için hemen o memuriyet kadrosunu boşaltmalı, siyasi bir hüviyete geçmeli ve inandığın her ne ise onu devlette hâkim kılmaya meşru dairede çabalamalısın.
…
Ülke sadakatini parça parça etmiş, kafası karışık, inancını pazara düşürmüş kimselerden neler çekmedi ki!
Devlete millete hizmet edeyim derken o kadar ciddi savrulmalar ile karşılaştık ki hepimizin gönül dünyası altüst oldu.
Milletin manevi değerlerini yükseltme gayesi le yola çıkanlar başka ülkelerin istihbarat teşkilatının kucağında ülkeye ve millete parmak sallar oldu.
Halk kahramanı olmak için yola çıkanlar banka soygunu sonrası polisle girdikleri çatışmalarda yaralı ele geçirilebildiler.
İnandıkları kutsallarını öyle kolay kaybedenler oldu ki kendi halkını öldürerek, yol yapan işçileri katlederek halka kurtuluş reçetesi sunmaya çalıştılar.
Devletin kasasını soymayı, yetimin hakkını yemeyi dünya Müslümanlarının birliği için bir zaruret görerek teknelerde tesettürlü partilerde video yayınlayan, İstanbul’un fethini pop şarkıları ile göbek atar duruma düştüler.
Milli değerlere sadakat göstereceğim derken sadece asker polis olup çatışmada şehit olanların arkadaşları bir müddet sonra mafyacılık oyunlarına alet oldular.
…
Devlete sadakat en önemli uygulama argümanıdır.
Devlete sadakatte birkaç aklı evvelin değil yüzlerce hatta binlerce yılda oluşan teamüllerin kıymetini bilmek lazımdır. Bir anda oluşturmak ve bir anda yıkmaktan mümkün mertebe uzak durulmalıdır. Etraflıca düşünülmemiş her mesele telafisi zor yıkımlara neden olabilecektir.
Türk devleti adaletin, hukukun üstünlüğünün, refahın, mutluluğun teminatı olmayı hedeflemiş bir devlettir. 5000 yıllık bu birikim hovardaca heder edilmemelidir.
Çok net olarak söylemek lazım ki insanlığın bu hakkaniyetli bakışa ihtiyacı orta yerde durmaktadır ve her insana tek tek bu konuda hassasiyet vazifesi düşmektedir. Kimse kendini uzak tutamaz.
Kalemine sağlık