Dolar 34,4872
Euro 36,4992
Altın 2.946,36
BİST 9.031,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 17°C
Parçalı Bulutlu
Afyon
17°C
Parçalı Bulutlu
Cum 16°C
Cts -2°C
Paz 0°C
Pts 1°C

Emre Çelik Yazdı ”Doğan Görünümlü Şahin”

1990’lı yıllar…

Kurumsal Web Tasarım

O zamanlar çocuktuk.

Avrupa arabalar sokaklarda pek yaygın değildi. Her köşe başında toroslar, şahinler ve doğanlar vardı.

Tüm bunlara ek bir de doğan görünümlü şahinler bulunurdu. İşte benim ilgimi en çok bu doğan görünümlü şahinler çekerdi ama arabanın çekiciliğinden değil; isminin çekiciliğinden.

“Doğan” görünümlü “Şahin”… Yani ne “doğan” ne de “şahin”

Tıpkı altmışlı yıllarda dönemin tabiriyle “Alamanya’ya” giden birinci kuşak gurbetçilerimiz ve onların çocukları gibi… Özellikle onların çocukları evlerinde tamamen bir Türk olup sokaklarda Alman gibi yaşamaya çalıştılar. Tam bir kültür karmaşası ve adaptasyon sorunu… Benzerlerini tüm dünya vatandaşlarının yaşaması gibi onlar da ne tam anlamıyla Türk ne de Alman olarak yaşayabildiler.

Mecburlardı çünkü…

Her göçün, her adaptasyonun bir sonucu olacaktı…

Biz onları hangi Avrupa ülkesinden gelirlerse gelsinler konu komşuya hediyeler getiren “Alamancılar” olarak bildik.

Tüm bunlara ilaveten, özellikle seksenlerden itibaren “Taşı toprağı altın şehir İstanbul” temalı, kırsal kesimlerden şehirlere göçler başladı. Göç edenler varıyla yoğuyla her şeyini satıp bir iş tutmak için büyük şehirlere geldiler. Hani rahmetli Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Zeki Alasya gibi Yeşilçam’ın efsanelerinin oynadığı “Köyden İndim Şehre” isimli bir film vardır. İşte büyük şehirlere gelenlerin durumu çoğunlukla böyleydi. Bir yandan kırsal kesim yaşantılarını devam ettirmeye çalışıyorlar bir yandan da şehir yaşantısına adapte olmaya çalışıyorlardı.

Olmadı…

Birçoğu başaramadı…

Tekrar eski hayatlarına dönmek zorunda kaldılar.

Benzeri bir durum ise son zamanlarda tam tersi şekilde gerçekleşti; şehirde yaşayanlar, şehirlerin bir motivasyonunun kalmadığını fark ettiler ve imkânı olanlar özellikle pandemi döneminde köylerden ev-arsa alarak oralara yerleştiler.

Birinci ve ikinci kuşak Alamancılar, bir gün döneriz diye memleketlerine hayallerindeki evleri yaptırdılar ama birçoğu bir daha dönmedi, dönemediler…

Köyden şehre gelenler şehirde yaşayamadılar; bahçedeki domatesi, kışın çatısı akan sobalı köy evini, odun ateşindeki köy ekmeğinin kokusunu yeğleyip köylerine döndüler; kalanların birçoğu ise perişan oldu.

Şehirden köye göçenler de bir süre sonra keçi sağmanın, çiftçilik yapmanın kolay olmadığını fark edip şehirlere tekrar koştular.

Ve tüm bu anlattıklarımın içinde en önemlisi ise “doğan görünümlü şahindir” elbette.

Bu araçların sahipleri şahin olduğunu bile bile onlara doğan yedek parçası taktılar; işten anlamayanlara doğan diye sattılar. Herkes doğanı seviyordu ama şahin daha çok vardı sokaklarda.

Şimdi sokaklara bakın; bu araçlardan eser kalmadı. Ama “bir şeyi olduğundan farklı göstermek” gibi bir alışkanlık kazandırdı bize.

Sokaklarda zengin görünümlü fakirler; fakir gibi görünen zenginler var artık.

Cehaletinin farkında olmayan âlimler kendilerini öyle bir modifiye etmiş ki gören, hürmetinden iki büklüm oluyor. Kitaplar, sosyal medya fenomenlerinin kahve fincanın yanında etiketlemelik birer aksesuar olmuş. Eleştiren neyi eleştirdiğini bilmiyor; eleştirilenin konudan haberi yok. Akıllı cihazlara hapsolmuş gençler isyanda. Ana babaların kafası karışık. Makyajını silenin yüzü gözükecek ama olmuyor işte öyle.

Çünkü bu kültürel bir göç, bir adaptasyon meselesi… Ve her göçün, her adaptasyonun bir sonucu olur…

Birçok insan artık doğan görünümlü şahin. Birçoğumuz böyleyiz. Filanca ne der, hakkımda ne düşünür diye kaportamızı sürekli modifiye ediyoruz ama iki gerçek var ortada:

Ne kadar farklı görünmeye çalışırsak çalışalım, işin ustasını kandıramayız; gerçek yüzümüz bir gün çıkar ortaya

Ve bir gün gelir ki, esamemiz okunmaz sokaklarda.

Diyeceğim o ki mesele doğan görünümlü şahin olmak değil, “orijinal” bir doğan ya da şahin olarak kalmak.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

  1. Süleyman Çiçek dedi ki:

    Kalemine yüreğine sağlık Emre Hocam

  2. C.IŞIKLI dedi ki:

    Emre hocam Atalarımızı dinlediğimizde sizinde vurguladıgınız gibi sadeliği saflığı orjinalliği görüyoruz Meşhur mevlana sözünde ki gibi ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol yani şimdiki tabirle orjinal ol çakma olma.yazınizdan cok istifade ettik devamini bekliyoruz.

  3. Osman Doğan dedi ki:

    Kalemine ,yüreğine sağlık Yiğidim.

  4. Osman Doğan dedi ki:

    Kalemine ,yüreğine sağlık Yiğidim. Memlekette maalesef kartal görünümlü kargalar moda oldu. Hep aynı devam edecek ne yazık ki…

  5. Msari dedi ki:

    Yakın tarihin insanlik tarihimize etkisi. Başarılı analizlere…️