GÖLCÜK DÜŞÜNCELERİ
Gölcük’ü dinliyorum. Kuşların sesinden söylüyor bugün. Esen rüzgârla bir şeyler fısıldıyor Gölcük. Küçük dalgaların kararsız hareketleri bugün daha bir hercai. Hasılı Gölcük yine her zamanki gibi çok güzel.
Göl kışı uğurluyor ve baharı bekliyor. Esen rüzgârla beraber eriyor karlar. Kuşlar bir bekleyişin sevinciyle neşeli. Göle hâlâ hüzün hâkim ama bir umuda mesela onun bahara hasret olduğunu da söylüyor burada her şey. Esen rüzgâr gölün yüzünü ışıktan beyaza bürürken anlıyorum bunu.
Göl şu soğuğa rağmen insanın gönlünü dolduruyor bugün. Hava biraz rüzgârlı ve insan üşüyor. Bununla beraber kuşlar o nefis neşidelerine devam ediyor. Gölün kıyısına oturmuş, şimdi kuşların şarkılarını dinliyorum. Ruhum onların sesleriyse doluyor. Gölün yüzeyindeki görüntüler rüzgârla beraber daima kımıldayan sular sayesinde değişiyor.
Göl bugün karmaşık ama dolu dizgin duyguları derhal anlatmak isteyen bir heyecanla konuşuyor benimle. Neden? Çünkü bir mevsimi daha geride bırakıyor Gölcük. Ona veda deminde olabilir söyledikleri şimdi. Doğrusu ben de onu hayran hayran izlemeye, rüzgârı anlamaya ve kuşların şarkılarıyla ruhumu doyurmaya devam ediyorum. Çünkü burayı özleyen ruhuma Gölcük’ün kendisi pek iyi geliyor. Gölcük sanki onunla konuşuyor.
Gölcük, sükûnetin ve sessizliğin kendisine böylesine hâkim olduğu güzel tabiat köşesi yorgun düşen düşünce ve hayallere can veren dokunuşlarıyla insanı mânen beslemeye devam ediyor.