Memleketimin İnsanı
Memleketimin insanı haşin ve sert. Çabuk kızar, çabuk öfkelenir. Acelesi olmayagörsün… Telaştan ne yapacağını bilemez. Bu öfke, bu acele ona çoğu zaman zarar verir. Üzülen yine o olur. Ama elinde degildir ki… Bu acele ona verilmiş bir kere. Fakat çalışkandır memleketimin insanı. Elinin emeği ile geçinir. Gayretlidir ama şu telaş yok mu, onu perişan eder. Bakmayın öyle ağzına ne gelirse söylediğine filan… İçinde bir şey olduğundan değil… Bizim ateş bizi yakar misâli o da kendi öfkesinde kavrulur gider. Allah affetsin, şu öfke, bu kızgınlık, bu âni parlamalar neler neler etmiştir de bizlere yazıya hesaba gelmez bunlar. Biraz kontrol, biraz nefis muhasebesi pekâlâ yurdumun insanını bu öfke hâlinden ve onun zararlarından biraz olsun koruyabilirdi. Dışarıdan gören de bu telaşlı insanın başkasıyla bir alıp veremediği var zanneder. Hayır öyle değil. Bu insan içinden yükselen bir coşkunun esiridir. İçine dolan bu telaş hâli onu oradan oraya sürükler durur. Durup bir dinlense ve hâline baksa bunun kendine neler ettiğinin farkına varır elbette.
Bu insanın telaşına çalışkanlığı penceresinden bakmak gerekir. Bu acele duygusu iş gördüğü vakit hızla çalışan bu insana güç ve kuvvet olur. Dağlık yerlerde, eğimli arazilerde, tarlalarda çalışırken elbette bu acele ve telaşın sakinleştiğini de görürüz. Sosyal hayatta muhabbeti perişan eden telaşıyla bu insan dağlarda ve bahçelerde bir kahraman gibidir. Bunca toprağı, dağı taşı vatan eden onun tükenmek bilmeyen enerjisi ve azmidir. Bu yüzden benim memleketimin insanı sadece çalışırken tanınır.