Ölüme Serenat
Sessiz ve sakin dağlarında gezdim senin
Aydınlık göklerin mavilerindeydi gözlerim
Bulutlar yüzüyordu semanın derinlerinde
Yalnızlık damarlarımda kan gibi çağlıyordu
Ellerini hayâl ettim hem de dokunuşlarını
Ölümün şarkısını söylüyordu sararmış otlar
Sen geldin aklıma umuda boyandı her yer
Toprak, kurumuş çiçekler, mahzun kelebekler
Hep seninle var olur dâim bunca güzellik
Ağaçlar bir şeyler mırıldandı sana dâir
Yapraklar şırıl şırıl akıyordu zamana doğru
Hissettim fakat dediklerini ve sevinçlerini
Bir göl vardı kuruyordu sanki ağlamaktan
Orman uğulduyor, yeryüzü onu dinliyordu
Dağların ruhuydu o gün sessizce söyleyen
Sular gün ışığında kımıl kımıldı biteviye
Sessiz ve sakin dağlarında gezdim senin
Sessiz ve sakin dağlarında gezdim senin
Sen güneş olmuştun üzerimde ışıldayan
Şakıyan kuşları da sesin sandım bugün
Bir hâl vardı üzerimde ölüme çok yakın
Mevsimler gelip geçiyordu yüreğimden
Âna doğru genişliyordu kalbim zamanda
Bir sen vardın şu eşsiz ve zengin tabiatta
Seninle beraber yoktu burada hiçbir şey
Gözlerinin neşesi vardı güz renklerinde
Bir görünüp bir kayboluyordu derin mânâlar
Toprağa dokunurken ellerine dokundum
Bir hüzün gibi okşadı rüzgâr yüzümü bugün
Ağlamaklı akıyordu dere taşlarla döğünüp
Yapraklar kanıyordu bugün kırmızı kırmızı
Bir his vardı içerimde yalnızca sana dâir
Bir de ölüme, gitmeye ve kalmaya dâir
Sessiz ve sakin dağlarında gezdim senin
Eylül 2021, Dörtdivan.