Şiire Dair
Şiir insanın kendini anlaması, içinden ve dışından onu kuşatan ruhu hissedebilmesi ve bir yarayı tedavi edebilmesidir. Şiir okuyan veya yazan bir kişi gönlüyle duyduğu bir âhenge kapılır ister istemez. Böyle bir kimse kalbindeki bütün bir feverânı, zihnine yer edinmiş bütün itirazları sükûnetle dindirebilir.
Bir yalnızlık deminde içinden yükselen hislerin kelimelere dökülmesi insana sevilen bir kimseyle sohbet etmiş gibi huzur verir. Şiir, insanı iyileştiren bir imkân oluverir. Bu yüzden onun insan ruhunu dingin kılan mûsikîye çok yakın bir yönü de vardır.
İyi bir şiir gözlerden dökülen yaşlar gibi insan ruhunu hemen ele verir. Nesir insanı tanımak için yeterli olmayabilir. Fakat şiir ruhun bütün beklentilerini ve ıstıraplarını görmemizi sağlar. İyi bir şiir insan ruhunu berrak bir şekilde gösteren bir aynadır. O billur köşkün içinde, yansıyan gün ışığının hareketleri gibi her şey değişken hâlleriyle arz-ı endam eder. Hayâl kırıklıkları, sevgiler, bekleyişler, ümitler bu aynada ürkek ürkek görünüp kaybolurlar. Çok seyyal bir duygu hâli şiirin içinde akar durur. Duygular kelimelere ebediyyen yerleşmek isteyen fakat onlarda bir türlü rahat edemeyen yolcular gibidir.
Gerçek bir şiir çalışılabildiği gibi bazen de insanın kaderi ona uğrar. Şiir önce yaşanır, sonra yazılır. Şiirden kaçılmaz. Ona yakalanan kimseler çaresiz bir çırpınışın elindedir artık. Bunu sezdiğinizde sessizce bekleyip şiiri hissetmek sanırım en iyisidir. Şiir bir bütünü hissetmek demektir çünkü. Bir ağacın, çiçeğin, bir gündoğumunun insana yüklediği derin hisleri mısralara işlemek, doğadaki âhenge kalbimizle iştirak edebilmek demektir şiir.
Böyle bir şiirin yaşamın kelimelere bürünmüş hâli olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yaşam âhenktir. Şiir de, ister heceyle yazılsın ister serbest vezinle, âhengi tıpkı bir elbise gibi üzerine giyer. Şekli ne olursa olsun şiirin taviz vermediği en önemli meselelerden biri onun âhengidir. Kelimeler, tesadüflerin sevkiyle bir araya gelmedikleri gibi şiirde ilk önce şairin duyabildiği bir uyumla bir bütün hâlinde duyulabilmektedir. Öyleyse hangi vezinle yazılırsa yazılsın onu âhenkten ayrı düşünmek pek de mümkün değildir. Aruz ve hece vezinlerinde beliren âhengi aslında şiir gibi üstün bir ifâdeye giydirilmiş elbiseler olarak görmek gerekir. Bu, başka milletler tarafından bulunmuş âhenk unsurları için de düşünülebilir. Serbest vezin ise bu ahengi kelimelere yüklemek anlamına gelir. Bu sebeple serbest vezin, diğerlerinden daha zor ve burada şairin şairliği daha belirgindir.
Şiirin iki kaynağı vardır: İnsanın kendisi ve tabiat. Bu iki kaynak şiirde bir âhenk içerisinde beraberdir. İnsan ve doğa, en derin hâliyle sanatta bir araya gelir. Doğanın ikram ettiği her güzellik artık şiirin mecazlar dünyasını teşkil eder. İyi bir şiir insanın duygularının olduğu kadar tabiatın da bir yorumundan ibarettir. İnsan şiirde bir doğal hadiseyi ve unsuru işlerken aslında kendini ifade etmektedir.