Toprak
Toprağı avuçlayıp onu hayran hayran izliyorum. Bu koyu kahverengi varlığın şu yemyeşil mesafelerin, bunca canlının, bitkinin, hayvanın ve insanın anası olduğunu hissetmek muhteşem bir şey… Yaratılışın onda başlayarak daima sürmesi, bu devri dâimdeki müthiş yaşama iradesi insanı bir ömür düşündürmeye yeter.
Bir bütün hâlinde yaşama duygusu toprakta bir araya geliyor. Hayat toprakta başlıyor ve o her şeyi beslediği hâlde tevazu ile yeryüzünde uzanıyor. Ağaçlara gıda, yaşayan her şeye can oluyor toprak.
Bu müthiş terkip asla göründüğünden ibaret değil. Ona verilen kudretin büyüklüğü toprak ananın sevgiyle her şeye kucak açmasından ileri geliyor. Toprak hayatı kucaklıyor. Yaşama hissini üzerinde yetişen ve yürüyen her şeye cömertçe takdim ediyor. Zamanı bir an aradan kaldırsak sanırım derin bir hayranlık duygusuyla toprağın hâlden hâle geçtiğine; bitkiye, hayvana ve sâir canlılara dönüştüğüne tanık olurduk. Kendisinden başlayarak insana doğru seyreden bu canlılığın en kuvvetli şahidi yine topraktır. Yaşamanın insanda kemâle eren bir yolculuk olduğunu en iyi toprak anlatmaktadır. Buna rağmen toprakta başlayan hayatın yine onda sona erdiğini anlatan, yaşamanın iki toprak demi arasında bir yokluk fragmanı olduğunu bize yine en iyi o söylemektedir.
Bu görüntülerin gelip geçici ama toprağın her dâim hayatın kaynağı, özü ve kendisi olduğunu anlamak için ille de bir filozof olmaya gerek yok. O bir avuç toprak bütün başlangıçların ve sonların sahibi aziz bir varlık. Fakat hayatın seyri ille de bunu tecrübe etmeyi gerekli kıldığı için o bir avuç topraktan başlayarak nice menzillere erişip yoluna devam etmektedir. Çileli bir yolculuktan sonra insanda duygu ve tefekkür zenginliğine kavuşup yine o bir avuç toprağın suskun mahiyetine sahip olana kadar hayat türlü görünüşler altında belirtmekte ve yok olmaktadır.
İşin ilginç yanı ise hayat hissine sahip her şeyin bir gün toprağa geri dönmesi ve ona karışmasıdır. Sanki “Bu maddî âlemde benden başka “hay” sırrına sahip kim vardır?” der gibi meydan okumaktadır bizlere.
Bu meydan okumaya karşı koyabilenler var mı bu âlemde? Elbette… İşte onlardan olabilmek niyazıyla efendim.