“Türkiye’nin en çok diyaloğa ihtiyacı var”
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 18 Mart Çanakkale Zaferi dolayısıyla milli günlerin önemi hakkında değerlendirmelerde bulundu ve tavsiyelerini paylaştı.
İSTANBUL (İGFA)- ‘Geçmişini bilmeyen gelecek yazamaz’ sözünün hem bireyler hem de toplum için geçerli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bireydeki bu kültüre mikro kültür deniyor. Toplumdaki kültüre de makro kültür deniyor. Şu anda biz programlar yapabiliyorsak, sokaklarımızda rahat dolaşabiliyorsak Çanakkale şehitlerinin ve gazilerinin çok büyük bir emeği var. 15 yaşındaki 1900 doğumlular askere alınmış. Tıbbiyeye öğrenci alınamadığı için o dönemde mezun da verememiş. Kaynaklarda 400-500 tane tabip subay geçiyor. Bu çok büyük bir fedakarlıktır.” dedi.
“İSTANBUL’UN YAĞMALANMAMASINDA ÇANAKKALE ZAFERİ ETKİLİ OLDU”
Savaş kaybedilse de İstanbul yağmalanmamasında Çanakkale’nin çok büyük bir rolü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunu bilmek gerekiyor. Anafartalar’ın, Arıburnu’nun çok büyük rolü var. Daha önce bir kurmay subayken Anafartalar’daki başarısından dolayı Mustafa Kemal fark ediliyor ve liderliğinden dolayı Anadolu hareketinde görevlendiriliyor. Kurtuluş Savaşı aslında Osmanlı’nın şimdiki tabirle özel kuvvetlerinin o zamanki tabirle Teşkilat-ı Mahsusa’nın yani gayri nizami harp biriminin bir hareketidir. Fevzi Çakmak Genelkurmay Başkanıyken gidiyor ve Ankara’da harekete katılıyor. Ülke işgal edildiği zaman ne yapacağıyla ilgili aldıkları eğitim sayesinde bunu yapabiliyorlar. Bu vesileyle Osmanlı’nın askeri kalitesini de görmüş olduk.” diye konuştu.
“MİLLİ GÜNLER MİLLETİMİZİN KADER ÇZİGİSİNİ BELİRLİYOR”
Modernizmin yanlış öğretilerinden birisinin toplumu kutsallaştırması olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Öyle bir tez vardı ama o tezin doğru olmadığı anlaşıldı. Toplum kutsaldır, tanrısaldır, birey önemli değildir diyerek ciddi bir şekilde devletçiliği teşvik etti. Buna tepki olarak hümanizm ortaya çıktı. Hümanizm de tam tersi şekilde ‘birey önemlidir, toplum önemli değildir’ tezini savunuyordu. İkisinin arasındaki dengeyi kurmak önemli. Toplumsal vicdanı bir arada tutan en önemli unsur bireysel duyguların ve bireysel bilgilerin duygularla kutlanmasıdır. Milli günler payda oluşturuyor. Milletimizin kader çizgisini belirliyor.” ifadelerini kullandı.
Rahmetli Cemil Meriç’in söylediği gibi Türkiye’nin en çok diyaloğa ihtiyacı olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “En büyük düşmanımız da ön yargı. Onun için diyalog olacak, iletişim olacak, ondan sonra da yardımlaşma ve paylaşma olacak. Bunlar olduktan sonra kardeş rekabeti gibi durumlardan korkmaya da gerek kalmayacak. Hiç kimse kimseyi eleştirmiyor, hiç kimse kimseyle ilgili olumsuz bir şey söylemiyor gibi bir beklenti hoş olurdu ama mümkün değil. Onun için milli bayram günleri için birleştirici, paylaştırıcı, ortak bazı alanlarda pekiştirme yapan günler diyebiliriz.” dedi.
“AİLELER ÇANAKKALE ZAFERİ’Nİ EVDE ÇOCUKLARA ANLATMALI”
Çanakkale Zaferi’nin sadece okullarda ve resmi törenlerde anılan bir gün olarak kalmamasını tavsiye eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Herkes evde Çanakkale’yi okumalı, orada neler olduğunu bilmeli. Arama motorlarında çok güzel bilgiler var. Denizdeki zaferin nasıl kazanıldığını, Nusret mayın gemisinin ortaya çıkış hikâyesini aileler çocuklarına anlatmalı ve konuşmalı. Aile içindeki bu sohbet okuldaki sohbetten daha etkilidir. Evdeki anlatımlar daha samimi ve çıkarsız anlatımlar olduğu için yani bir propaganda olmadığı için çocuklarda daha etkili olur. Böylece çocuklarımıza aidiyet duygusunu yaşatmış oluruz.” diye konuştu.