Dolar 35,1981
Euro 36,7471
Altın 2.968,65
BİST 9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 10°C
Az Bulutlu
Afyon
10°C
Az Bulutlu
Pts 8°C
Sal 5°C
Çar 5°C
Per 5°C

Vazgeçemediğin

Vazgeçemediğin

Kurumsal Web Tasarım

Varlık nâmına neyi talep ettiysek bir gün onun omuzlarımıza yük olacağını peşinen kabullenmişiz demektir. Biriktirdikçe ve sahip oldukça mutluluğa ereceğimizi zannetmek tam bir yanılsamadır.

Hissedersek eğer yokluğu talep eylemek, istenilen şeyler içerisinde bizi en baştan huzura erdirecek en kıymetli nimettir. İnsanlar, eşyalar, kitaplar etrafında halkalanırken gözlerinin önünde çok sahte bir ebedîlik manzarası uyanır.

Bunlar geçip gitmeyecek, seni bırakmayacak intibaı verse de bu dahi üzerinde düşündükçe oldukça silik bir his demektir. Fakat insan inanmak istediğine inanır. Özündeki hakikat yerine gözüne hitap eden şeyleri yegâne gerçek sanır. Çünkü bu geçip gidici varlığı bir yere sığdırmak, ona bir mevki vermek için fânîliği, bu ısrarlı yok oluşu daima görmezden gelmek gerekir. Varlığın yerine yokluğu ikâme etmeye kalktığımız zaman insanın hayatı büyük bir sarsıntı geçirir çünkü. Başta kişi bunu anlayamaz. Hayat ise varlığın yokluğunu ona öğretmede oldukça bilge ve sabırlı davranır.
Halbuki eşya ve insanlar her gün gözümüzün önünden geçip gitmede emsalsiz bir acelecilik sergilemektedir. Hayat bir nehir yatağıysa eğer varlık, şeyler ve diğer insanlar onun içerisinde aheste aheste çekilip giderler. Bazen bu gidiş daha yıkıcı olur. Bir sel gelir, kendimize ait zannettiğimiz her şeyi alıp götürür. Bir “eyvallah” demeye bile vakit kalmaz. Çünkü kabullenmek istemediğimiz hakikat, gerçek zannettiğimiz her şeyin çehresini dilediği gibi değiştirmektedir.

İnsan inanmak istemese de varlık özü itibariyle yokluğa eşdeğerdir. İşin daha ilginci ise eşyanın ve varlığına sımsıkı sarıldığımız diğer şeylerin bir zaman sonra zehir gibi hayatımızı sarmasıdır. Bu şeyler onlara yönelttiğimiz bütün güvenin doğurduğu zaafları yüzümüze haykırırcasına faniliklerini haykırırlar. Hürriyet ve mutluluk için sahip olduğumuz şeyler, bu sefer elimizi kolumuzu bağlamaya ve bizi çaresiz bırakmaya başlar.

Peki, bütün bunlar hayatın seyri içinde her dâim mâruz kaldığımız şeyler olmak durumunda mıdır?

Hayatın akışı bize bunun böyle olduğunu haykırmaktadır her geçen gün. Bel bağladığımız her fânî ne yazık ki, bütün yokluğunu duyurmada diğer şeylerle müthiş bir ortaklık sergiler. Özünde yokluk bulunan şeyler, dikkatle bakarsak onlara sahip olduğumuz ilk anlardan itibaren bize gerçek yüzlerini göstermeye başlar. Bu, daha çok büyük bir can sıkıntısı şeklinde kendini göstermektedir ilkin. Ruhumuza acı veren diğer sancılar ise bundan sonra kendini gösterir. İçimiz; yokluğu gizli, görünüşü âşikâr bunca şeyin bize verdiği hayal kırıklığı yüzünden dopdoludur.

Öyleyse bu derde merhem nedir?

Buna cevap vermek oldukça güç olurdu. Üstelik söylesek de bunu hayata tatbik edebilmek insan hayatındaki ciddi meselelerden birisidir. Fakat bu şeyler, etrafımızda bağlandığımız bütün bir varlık, bizden vazgeçmeden bizim onlardan tefekkürümüzle ve duygularımızla olabildiği kadar uzaklaşmanın lüzumuna inanıyorum. Bağlandığımız şeylerin sayısını azaltmak, zaten bir gün elimizden kayıp gidecek olan şeylerin vedasına baştan razı olmak da denebilir buna. Zor olduğunu biliyorum. Fakat elimizde başka bir çare mi var?

Yasin Şen
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.