Dolar 34,3594
Euro 36,3228
Altın 2.820,63
BİST 9.351,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 16°C
Az Bulutlu
Afyon
16°C
Az Bulutlu
Per 15°C
Cum 12°C
Cts 10°C
Paz 13°C

Yabancı Sanatçılar Sempozyumu Değerlendi̇rdi̇

Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen 15. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’na yurt dışından katılan sanatçılar, etkinliğin çok özel olduğunu söyledi. Sanatçılar, kamusal alanlarda sergilenen eserler ile Eskişehir’in açık hava müzesi gibi olduğunu ifade etti.

Kurumsal Web Tasarım

Tepebaşı Belediyesi tarafından bu yıl 15.’si gerçekleştirilen Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu birbirinden renkli etkinlikler ile devam ediyor. Sempozyum, ülkemiz sanatçılarının yanı sıra Romanya’dan Delia Maxim, Küba’dan Martha Jimenez, İtalya’dan Massimo Pistone ve Güney Kore’den Kim Yong Moon’un da aralarında bulunduğu sanatçıların katılımı ile düzenleniyor. Eskişehir’de sanatlarını icra eden ve eserlerini şekillendirmeyi sürdüren yabancı sanatçılar, Tepebaşı Belediyesi’nin sempozyumunun çok değerli olduğunu ifade ediyor.

“Katıldığım sempozyumlar arasında en iyilerinden biri”

Romanyalı sanatçı Delia Maxim, “Sempozyumu çok sevdim. İnsanları sevdim. Organizatörler, öğrenciler harika. Buradaki ortam da iyi. Katıldığım sempozyumlar arasında en iyilerinden biri bu. Harika hissediyorum” ifadelerini kullandı.

“Şehir açık hava müzesi gibi”

Güney Kore’den Kim Yong Moon da, “Sempozyum çok etkileyici. Dünyanın birçok yerinden ünlü sanatçılar var. Bireysel çalışmalar var. Birçok şekilde eserler var, çok etkilendim. Etkilendiğim bir başka konu ise kafelerin, apartmanların olduğu caddelerde sanat eserleri var. Şehir açık hava müzesi gibi. Bir başka nokta ise birçok sanatçı bir arada çalışıyorlar. Ayrıca ben de birçok bilgi edindim” diye konuştu.

“Bu Türkiye’nin elde ettiği bir başarıdır”

Küba’dan gelen sanatçı Martha Jimenez ise, “Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu çok değerli ve benim için bir başarı. Bu bir başarı çünkü çok önemli bir şeye sahip, o da kültürü kurtaracak olmaları. Çok eski, çok geleneksel olan seramiklere değer katılıyor. Bu sanatın içinde insan yaşamının tüm ifadesi tezahür ediyor. Bu, Türkiye’nin elde ettiği bir başarıdır. Aynı zamanda Osmanlı kültürünü de yaşatıyorlar çünkü içinde kurtaracak tüm eski sanatları görüyorsunuz. Türkiye’nin bununla kazançlı olduğunu düşünüyorum. Tüm geleneklerin çok güzel olan antik sanatını kurtararak tarihi koruyorlar, tebrik ederim. Ayrıca diğer genç kuşakların ve çocukların sempozyuma nasıl bağlandıklarını ve Türkiye’de seramik sanatlarının gelişimini takip etmenin değerli olduğunu, herkesin sevgisini kazandıklarını gösteriyor. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda, benim yaptığım parça, kriz ve 2022’nin serisinin eseridir. Annemin etkisi ile dikiş makinesi temasıyla bir çalışma yapıyorum. Tecrübelerime göre dikiş makinesi bizlerin aile yapısında önemli yeri olan bir nesnedir. Aileden ve evinden çokça sevgi verdiğini, çokça birlik ve beraberliği temsil eder. Neredeyse her zaman annemi temsil etmiştir ve bu yüzden bu parçayı yaptım. Bu yüzden dikiş makinesi annelere saygı duruşu niteliğinde” dedi.

“Sempozyuma adanmış bir çalışma yapmak efsane”

İtalyan sanatçı Massimo Pistone ise, “Ben zaten 2000’li yıllarda Eskişehir’de bulunmuştum ve sempozyumu biliyordum. Dünyanın dört bir yanından sanatçılarla bu önemli sempozyumu gördük ve bu yıl ben de katıldım. Konseptiyle bu sempozyuma adanmış bir çalışma yapmak efsane. Bence bu hem bizim için de şehir için de bir zenginlik. Sanat her birimizin DNA’sında bulunan biyolojik bir fosildir ve evrenin tüm tarihini yazar. Bu nedenle de insanlık tarihidir. Yani evrende doğduğundan beri meydana gelen tüm eziyetler ve çalkantılar içimizde yazılıdır. İnsanlık tarihinin sürekli değişen bölümlerinde, yapıtın yapısı geometriktir, yani küçükten büyüğe doğru gider ve sonra bu figürler dizisi yok olur ve dışarıdan yeniden belirir, sonra büyük olarak geri döner. Eserimde bunu anlatmaya gayret ettim” sözlerini kullandı.

Sanatçıların ellerinde şekillenmeye devam eden eserler, tamamlandıklarında Eskişehir’in açık alanlarında ve Tepebaşı Belediyesi Hizmet Binası’nda sergilenecek.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.