Yasin Şen: Bilmeceler ve Tekerlemeler
Yasin Şen: Bilmeceler ve Tekerlemeler
Tekerlemeler üslup bakımından bilmecelere oldukça yakındır. Birbirini çağrıştıran kelimeler yığını içerisinden tarif edilen şeyi bulmak herhalde çok iyi bir dikkat ve keskin bir zekâyı lüzumlu kılmaktadır. Çünkü tekerlemeli bilmecelerde çok az ipucu vardır. Cevabı kurbağa olan şu bilmece örneği bu türden bir özellik sergilemektedir:
Mesel mesel mali keser
Öcük alıverdim
Çıldır çıldır yüzüme bakar
Bilmecenin bazılarında tekerlemenin imkânlarından faydalanarak cevabı hazırlama yoluna gidilmiştir. Cevabı “öküz arabası” olan şu bilmecede tekerlemenin imkânlarından yararlanıldığını görülür: “Gıcırlının bıcırlısı / Bıcırlının gıcırlısı / Yarısı canlı / Yarısı cansız / Yarısı yenir / Yarısı yenmez / Üç başlı / Altı gözlü / On ayaklı.” Cevabı arı olan şu bilmece de tekerlemelere yakınlığı ile dikkat çekmektedir:
Lebicik lebäbicik,
Dört duvarın üstü açık;
Üstünde bir serçecik,
Ağzında’ bir çiçecik,
– Ne çiçeği? – Nar çiçegi,
Nariç çiçeği, turunç çiçeği,
Cevri cevähir tarlasında
Pirinç çiçeği.[1]
Tekerlemelerle bilmecelerin bu üslup ortaklığı çok dikkat çeken bir özelliktir. Aşağıda cevabı “gül, bülbül” olan bilmece de tekerlemelerin akıcı üslubunda yararlanmış gibidir: “Dedi dilbiler, dedi lebbey(k), dedi cik cik, dedi cik cik, dedim nice, dedi gece, dökmüş saçın, açmış başın, iki kaşın üzerinde, beni mecnun eylesin?”[2]
Bu örnekler de gösteriyor ki, bilmeceler tekerlemelerle çok yakından ilgili bir türdür. Bazı bilmeceleri bu yüzden tekerlemelerden ayırt etmek pek de mümkün değildir. Burada türün sadece bilmece olduğunu düşündüğümüzde bir ayrıma gidebiliyoruz.
[1] Şükrü Elçin, Türk Bilmeceleri, Kültür ve Turizm Bak. Yay., Ankara 1989, s.48.
[2] Naki Tezel, Türk Halk Bilmeceleri, MEB Yay., 2. Baskı, Ankara 2000, s. 71.