Yasin Şen: Bilmecelerin Muhtevası
Yasin Şen: Bilmecelerin Muhtevası
Bilmecelerin muhtevası daha çok insan, hayvan, bitkiler, tabiat ve eşya üzerinde yoğunlaşır. Bunlar insanın kendisi ve çevresiyle yoğun etkileşimin sonucunda ortaya çıkmışlardır. Aynı zamanda bu muhteva insanımızın kendisi ve tabiat üzerindeki dikkatinden de beslenmektedir.
Bilmecelerin muhtevası yaşanılan coğrafyayla yakından ilgilidir. Beldelerin ekonomik, ticari, kültürel faaliyetleri ve özellikleri buralarda ortaya çıkan bilmecelerin içeriğini belirleyebilmektedir. Dolayısıyla bilmecelerin muhtevasının sosyal hayatla çok yakın bir ilgisi vardır.
Bilmecelerin dinî inanışlarla da yakın bir ilgisi vardır. Bazı dinî muhtevalı bilmecelerimizin buna iyi bir örnek teşkil ettiğini söylemek mümkün. Özellikle dinî mimari örnekleri bilmecelerde kendilerine yer bulabilmektedir.
Bilmeceler bazen bir dua, bir iyi niyet, bir tasavvur mahiyetinde de karşımıza çıkabilirler. Bunlarda bazen bilmecenin meçhul muhatabına hitap vardır. Bilmecenin çözümü için bu ilişkinin çok iyi ayırt edilmesi gerekmektedir.
Aşağıda cevabı “akrep” olan bilmece bir bakıma böyledir. Bilmecede öncelikle cevabın bir tasviri, ardından da bilmece soran kişinin ona hitap edişi söz konusudur:
Karnı var gebece
Kuyruğu var söbece
Nuh peygamberimizden selam var
Sokma beni bu gece[1]
Bilmeceler muhteva olarak çok renklilik arz eden bir türdür. Yeni teknolojik imkânlardan günlük, basit ve gösterişsiz hayatımızın ayrılmaz parçası olan eşyaya, yiyeceklere kadar hemen her şey onların malzemesi olabilir. Bilmeceler üzerine yapılacak sosyolojik araştırmalar bu açıdan Türk milletini biraz daha iyi tanımaya yardımcı olabilir. Belki en önemlisi bilmecelerin içeriğinin bize Türk insanının düşünüş şeklini, duygularını, psikolojini bildirmesidir.
Bilmecelerde yer isimleri de oldukça dikkat çekici bir boyutta ele alınır. Bunlarda zaman zaman bir zamanlar mevcut olan ticarî, siyâsî ve kültürel ilişkilerin kodları yer almaktadır. Cevabı “şimşek” olan “Burdan vurdum kılıcı / Halep’ten çıktı bir ucu” bilmecesi bir zamanlar bizim toprağımız olan bir şehre yer verir.
Bilmecelerde şehirlerimiz bazen onlara yakın olanlarla bir münasebet dâhilinde söz konusu edilir. Bu ilgi bazen bir kafiye dolayısıyla da olabilmektedir. Mesela cevabı “rüzgâr” olan “Manisa’dan Tire’den / Şimdi geçti buradan”[2] bilmecesinde olduğu gibi…
Bilmeceler dinî hikâyelere, rivayetlere de kayıtsız değildir. Aşağıdaki bilmece Hz. Yusuf konusunu işlemektedir:
Ey bulutlar bulutlar
Yusuf’u yedi kurtlar
Ben şekil bir kuş gördüm
Tepesinden yumurtlar[3]
Bilmecelerin muhtevası elbette sadece bunlarla sınırlı değildir. Onların içeriğinde çok daha zengin, çok daha çeşitli unsurlarla karşılaşmak mümkündür. Burada kısaca konu üzerinde durulmak istenmiştir.
[1] Bu bilmece aslen Muğla/Milaslı, Muhabe öğretmeni Ceyda Birge Ünal’dan Gerede Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde aşağıdaki akrep duasıyla beraber 20 Mayıs 2019 tarihinde tarafımızdan derlenmiştir: “Akrep apıştı, ağzı burnu pekişti. Fatma anamızın eliyle, peygamberimizin kavliyle akrebin iğnesini bağladım.”
[2] Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, Akça Yayınları, Ankara 1993, s. 609.
[3] Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına Giriş, Akça Yayınları, Ankara 1993, s. 611.