Dolar 34,5136
Euro 36,4421
Altın 2.958,50
BİST 9.124,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 15°C
Çok Bulutlu
Afyon
15°C
Çok Bulutlu
Per 17°C
Cum 16°C
Cts -2°C
Paz 0°C

Yasin Şen: Huzur’da Kadın Meselesi – 7

Yasin Şen: Huzur’da Kadın Meselesi – 7
2

Yasin Şen: Huzur’da Kadın Meselesi – 7

Kurumsal Web Tasarım

Sonuç

Tanpınar, günlüklerinde “kadın bana daima en çapraşık yollardan geldi” [1]  der. Bu söz eserlerindeki kadın kahramanların rollerine dair onun bize sunduğu bir şifre gibidir. Acaba Tanpınar, bu sözüyle kadının temsil ettiği yüksek mânâyı mı ifade etmek istemiştir. Yoksa bu kelimenin kendisinde barındırdığı birçok oluşa gebe tılsıma mı işaret etmiştir. Yine günlüklerinin bir yerinde “Ah bir kadına âşık olabilsem”[2] diyen Tanpınar’ın kadını beşerî, mânevî bütün oluşları içinde medeniyet bütünlüğümüzü kendinde biriktiren bir kavram mânâsında ele aldığı açıktır.

Orhan Okay’ın da söylediği gibi Tanpınar’ın “hayatında ve yazılarında kadın, zaman zaman erotik duygularla karışan fakat her zaman inceliği, kıyafeti, tavrı, sesi, konuşma tarzıyla ve bütün bunlara eklenecek entelektüel birikimiyle zarif ve biraz da havalı bir güzeldir.”[3]

Anlaşılan o ki, onun küçük yaşlarından itibaren yakınında bulunduğu kadınlardan dinlediği masallar, hikâyeler, türküler ve en önemlisi de annesini küçük yaşlarda kaybetmiş olması onun sanatkâr muhayyilesini oldukça beslemiştir. Yine Orhan Okay’ın dediği gibi “büyükannenin evliya menkıbelerinden, Şark esatirinden sızan efsane yaratma gücü, Tanpınar’a muhayyile oyunlarında, mistik ve mitik eğilimlerine ilham vermiş olmalıdır.”[4] Turan Alptekin de bu konuya dair, Tanpınar’ın şu sözlerini nakleder: “Evimizde masal hâkimdi. Bir kadın vardı, hem çok güzel türkü söylerdi, hem çok güzel masal anlatırdı, folkloru iyi bilirdi.”[5]

Bu satırlardan şunu çıkarabiliriz: Tanpınar, kadını olması gereken bir sürekliliğin en önemli halkalarından biri olarak görüyor. Kültürün ve medeniyetin devamlılığı üzerinde ısrarla duran Tanpınar’ın bu anlayışı Bergson’a bağlanabilir.[6]

Hareket yönünden durgun fakat özellikle tefekkür ve duygu bakımından oldukça inişli çıkışlı olan Huzur’un sonu huzursuzdur. Mümtaz ve Nuran’ın evlenmemesi için kendini öldürecek kadar hayatını küçümseyen Suad, onları birbirinden ayırmayı başarır. Nuran eski kocası Fahir’e gider. Çünkü Nuran, artık Mümtaz’la aralarında bir ölü olduğunu düşünmekte ve onunla tekrar bir araya gelmeyi istememektedir.[7]

Nuran’dan ayrılan Mümtaz, âdetâ mazisini de yitirmiş gibidir: “Nuran’ın gitmesiyle zihnî hayatı durmuş gibiydi. Sanki genç kadın bu mazi rüyasının bütün canlı ve güzel taraflarını beraberinde götürmüş, yerinde tıpkı Mümtaz’ın hayatı gibi bir kül yığını kalmıştı. O kadar dikkatle hazırladığı, beraberinde yaşadığı kahramanlar, bir daha dirilmeleri imkân olmıyan gölgeler, sıska ve cansız kuklalar olmuşlardı.[8]

Geceleyin İhsan için doktor aradığı esnada derin bir hesaplaşmanın içine giren Mümtaz en sonunda “Huzuru Nuran’da değil, içimde aramalıyım. Bu da ancak feragatle olur”[9] sonucuna varır.

Buradan da anlaşılıyor ki Huzur, ipince örülmüş zaman ve onu besleyen mekân kavramları ile kadın arasındaki gelgitlerle örülüdür. Mekânın ve zamanın ifadesi olan hatıranın oluşması, burada Nuran’la birlikte düşünülmüştür. Mümtaz’ın küçük yaşlarda annesini kaybetmiş olması da romanın seyrini etkileyen önemli bir hadisedir. Böylece geçmişten ve şuuraltından hayatımıza intikal eden tecrübelerin, insan kaderi ve zamanın üç boyutuyla nasıl bir ilişki içinde olduğu görülür. Bu ilişkinin tezahürleri özellikle mekânın da desteği ile ortaya çıkmakta, insanı ait olduğu zamanın derinliklerine taşıyabilmektedir. Bu durum, Mümtaz’ın tamamlanmasını arzu ettiği bir hayatı âdetâ yeniden yaşama, hatta onu bütün benliğimizde tekrar duyabilme imkânı verebilen Nuran ve Macide gibi kadınlar sayesinde olmaktadır. Bu da bize Huzur’un en mühim dayanak noktasının, hayali, zamanı, düşünceyi ve duyguyu besleyen, zengin bir dünyayı kendinde biriktirmiş kadın kahramanlar olduğunu düşündürmektedir.

[1] Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Baş Başa, Hazırlayan: İnci Enginün-Zeynep Kerman, Dergâh Yayınları, 5. Baskı 2013, s. 187

[2] A.g.e., s. 207

[3] M. Orhan Okay, a.g.e., s. 43

[4] M. Orhan Okay, a.g.e., s. 4o

[5] M. Orhan Okay, a.g.e., s. 41

[6] Mehmet Aydın, Kayıp Zamanın İzinde Ahmet Hamdi Tanpınar, Doğu Batı Yayınları, 2. Baskı, Ankara 2013, s. 124

[7] Huzur, s. 300

[8] Huzur, s. 302

[9] Huzur, s. 322

Yasin Şen Yazıları – Haberler Afyon’da
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.