Yasin Şen Yazdı: Bilmecelerin Adlandırılması
Yasin Şen Yazdı: Bilmecelerin Adlandırılması
Bilmeceler, Dîvânü Ligâti’t-Türk esas alınırsa Türk Edeiyatı’nın en eski mahsullerinden birisidir. Daha bu eserde bilmeceleri karşılayan kelimelere rastlamaktayız. “Ol mene söz tabuzdı.”, “Tabuzug tabızdı.” gibi cümleler “O bana bilmece söyledi.” ve “Bilmece sordu.” gibi anlamlara gelmektedir. Buradaki tab- fiili bulmak anlamında kullanılmıştır. Bugün bazı Türk lehçelerinde bu kelimeden türeyen ve bilmece anlamına gelen tapmacık, tapmaca (Azerbaycan, Kırım Nogayları), tapışmak (Özbekler), tabışkak, tabkır, tavısak, tobollor (Altay Bölgesi), tabcan (Abakan Tatarları), tabcan-nımah (Kırgızlar), tabzuğ (Başkurtlar) kelimeleri türetilmiştir. Bunun yanı sıra Türkmenler bilmeceyi matal olarak isimlendirmekte, yine bu edebî tür Kırgızlar, Kazaklar ve Karakalpaklar arasında ise cumbak, yumak olarak bilinmektedir.[1] Bütün bu isimlendirmelerin ortak noktası bilmecenin bir işaret edilen bir şeyi bulmaya yönelik olmasıdır. Nitekim tapmaca[2], bilmece, bulmaca isimlendirmeleri bunu göstermektedir.
Bilmeceler, söylendikleri yerlere göre çeşitli isimler alırlar. Daha başından beri bilmecelerin Türk Edebiyatında örneklerine rastlanması onların çeşitli isimler altında karşımıza çıkmasının sebeplerinden birisidir. Meselâ Divânu Lügâti’t-Türk’te bilmeceler “tabuzgu nen, tabuzguk, tabzuk” gibi isimlerle karşımıza çıkar. Buradan anlaşıldığına göre bilmecelerin “tab-“ fiiliyle yakın bir ilgisi vardır.
Bilmecelerin gerek Anadolu’da gerekse Türk dünyasında farklı isimlerle karşımıza çıkması onun ne kadar işlevsel ve sevilen bir tür olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bilmeceler; sormaca, öğrenmece, mesel atmak, mesel satmak, tapmaca, matal, bilmeli matal gibi isimlerle karşımıza çıkmaktadır. Bu isimlendirmelere onların diğer türlerle olan ilişkisini ortaya koyduğu gibi muhtevaları hakkında da bazı ipuçları sergilemektedir.
Bilmeceler günümüzde bile mahalli olarak en güçlü Halk Edebiyatı türlerinden biri olarak karşımıza çıkmakta ve çeşitli isimlendirmelere muhatap olmaktadır. Mesela Bolu-Gerede’de bir bilmece sorma geleneğinin olduğu, tarafımızdan burada yapılmış derlemelerde ve bazı araştırmalarda belli olmaktadır. Gerede’de bilmeceler “sormaca”, “öğrenmece” gibi isimler alır.[3] Bu da gösteriyor ki, bilmecelerin daha başka isimlerle karşımıza çıkması mümkündür. Bolu-Dörtdivan yöresinde bilmece sorma geleneği “mesel satmak” olarak isimlendirilir. Buradan hareketle bilmecelerin “mesel” olarak adlandırıldığını kabul edebilir. Buradaki satmaktan kasıt bir şehir veya memleket vermeyi ifade eder. Bu satmak tabiri, Dörtdivan-Adakınıklı şair Servet Yüksel’in “Kestane” başlıklı bir şiirinde de şöyle geçmektedir:
Gel kestane patlatalım bu gece,
Şehir alıp köy satalım bu gece,
Memleketin meselesi deveyi,
Hendeklerden atlatalım bu gece…[4]
Görüldüğü üzere Anadolu’nun muhtelif yerlerinde bilmeceler mahalli isimlendirmelerle yaşamaktadır. Bunların en bilineni yukarıda zikredilen isimlerden sonra mesel atmak ve mesel satmak şeklindedir. Nitekim Çankırı’da derlenen şu örnek de bu isimlendirme görülür:
Bi mesel satcâm bil
Âzıyın (Ağzının) içindeki dil
Ya on köyün camisini vir
Ya asıl öl[5]
[1] Abdurrahman Güzel-Ali Torun, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı, Akçağ Yayınları, 10. Baskı, Ankara 2017, s. 241.
[2] Ahmet Caferoğlu, Van’dan derlediği bilmeceleri “tatmaca” başlığı altında vermiştir. Bkz.: Ahmet Caferoğlu, Anadolu İlleri Ağızlarından Derlemeler, TDK Yay. 2. Baskı, Ankara 1995, s. 48.
[3]Hacer Kutay, “Bilmecelerimiz”, Gerede Dergisi Gerkav Gerede Kültür, Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Bülteni Y.: 20, S.: 20, Haziran 2015, s. 66.
[4] Ahmet Caferoğlu, Anadolu Ağızlarından Toplamalar, TDK Yay. 2. Baskı, Ankara 1994, s. 135.
[5] Servet Yüksel, Aynalardan Bakan Sen Misin -Şiirler-, Ankara 1997, s. 24.