Dolar 34,2446
Euro 36,9873
Altın 2.931,30
BİST 8.859,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 14°C
Açık
Afyon
14°C
Açık
Cum 13°C
Cts 12°C
Paz 14°C
Pts 11°C

Yasin Şen Yazdı: Köroğlu’nun Etkileri

Yasin Şen Yazdı: Köroğlu’nun Etkileri

Kurumsal Web Tasarım

Köroğlu’nun Anadolu’da çok belirgin izleri vardır. Bunu özellikle yer isimlerinden hareketle söyleyebiliriz. Bugün Anadolu’da dağlar, tepeler, beller, yerleşim yerleri onun adına izafe edilmektedir. Bu durum Köroğlu adını taşıyan birden fazla kişinin bu yerlerde yaşamış olduğunu gösterebileceği gibi Köroğlu’nun Anadolu’daki faaliyetlerine de işaret ediyor olabilir.

Köroğlu, çok sevilmiş bir kahraman olarak hikâyelerde öne çıkar. Bugün özellikle yer isimlerinde, kurum ve kuruluş isimlerinde onun isminin ısrarla yaşatıldığını görürüz. Bunun sebepleri üzerinde uzun durulması mümkün olmakla beraber Behçet Mahir anlatısında karşılaştığımız şu hikâye Köroğlu’nun bu kadar çok sevilmesi açıklamaktadır. Aslında bu alıntı Köroğlu’nun Anadolu’da neden bu kadar sevildiğinin ve kabullenildiğinin bir cevabıdır. Bu satırlarda onun yüzlerce yıldan beri sahiplenilmesinin temelinde destan yönüyle beraber hikâyelerde gizlenen kahramanlık, yiğitlik, mazlumun yanında yer alma hasletlerinin etkili olduğunu göstermektedir:

“Köroğlu ileride giderken o tepeyi aştılar, çukurluk, baktı ki; orda bir ihtiyar adam, bir de kadın; yine bir tarla biçiyor… Meğer bu ihtiyar yine bir orak atıyor, çıkıyor, Bağdat’a doğru bakıyordu. ‘Baba bu tarla senin mi, yoksa günlükçü müsün?’ dedi. ‘Benim derviş baba.’ Köroğlu sordu: ‘E, niçin biçmiyorsun?’ ‘Bire derviş, geç git yoluna. Benim yüreğimin acısına senin de beni söyletmen…’ Köroğlu baktı ki, ihtiyar gözlerini açıp yumdukça dolu tanesi gibi yaş döküyor. ‘Baba söyle derdini. Elbette bir derman da ben olurum’ dedi. İhtiyar: ‘Nerden olursun benim derdime derman? Tanrı’dan ola, sen nerden olasın derviş? Köroğlu’nun yedi koçağı işittim bugün ya da yarın darağaçtan asılacak. Bunların asılması bana o kadar efkâr veriyor ki, bunların asılmasına karşılık, bunların öldüğünü istemiyorum. Eğer kabul etseler bunların yerine ben öldüğümü istiyorum’ dedi. Köroğlu: ‘Baba, ola ki Köroğlu’nun iyiliğini görmüşsün gayretini çekiyorsun.’ ‘Ne Köroğlu beni tanır, ne ben Köroğlu’nu tanırım. Ama, öyle bir arslan parçası, kırk yıla bir ana bir baba yetiştiremez. Bunların yiğitliğine acıyorum, başka bir şey değil.”[1]

Bu anlatılan kısım Ümit Kaftancıoğlu’nun derlediği “Demircioğlu Kolu”nda da geçer. Yalnız burada ihtiyar üzüntüsünün sebeplerini uzun uzadıya izah etmez. Köroğlu, kendisinin kim olduğunu açıkladıktan sonra onun keleşleri ihtiyarın tarla işlerine yardım ederler. Sonra da Köroğlu, keleşler ve ihtiyar hep birlikte Demircioğlu’nu kurtarmaya giderler.

Bu hikâye bizce Köroğlu ismi etrafında oluşan büyük ilgi ve sevgiyi açıklamaktadır. Türkler, bu yiğidin şahsında tarihten bu yana Türk’ün şahsında beliren kahramanlığı ve yiğitliği görmüşler, ona sahip çıkmışlardır. Köroğlu bu hâliyle her ne kadar bir eşkıya gibi dağlara çıkmış olsa da aslında o öte yandan yoksul halkın yanında duran ve yine onun içinde çıkıp gelmiş bir kahraman olarak telakki edilmektedir. Elaziz Rivayetleri’nde geçen şu ifadeler de Köroğlu’nun halk arasında sevilip benimsenmesinin sebeplerinden birisidir: “Zaten nerde bir fakir köylü varsa gelir Köroğlu’nun

verdiği para ile idaresini temin ederlermiş. Kendilerinin bir müşkülleri olsa ‘Köroğlu’nun verdiği hüküm hükümdür.’ Derler ve iki kariye (köy) veyahut iki kişi arasında görülecek bir muhakeme Köroğlu’nun huzurunda görülürmüş.”[2]

Köroğlu Kol Destanları’nı yayına hazırlayan ve “Ağzıma lokma götürmeye başladığımdan bu yana Köroğlu kulağımdadır, yüreğimdedir. Küçük bir çocukken, köy düğünlerinde, ‘Köroğlu Oyunu’ denen canlandırmaları izledim. Köy odalarında, büyük evlerde, bütün köy halkıyla Köroğlu anlatan halk ozanlarını dinledim. Kanıma ekmek gibi, su gibi Köroğlu karıştı.” diyen Ümit Kaftancıoğlu’nun şu sözleri de Köroğlu’nun ismi etrafında çok yaygın ve derin bir kültürün varlığını bize haber vermektedir:

“Fırsat buldukça Köroğlu anlatan halk ozanlarını dinledim. Özel bir ilgim vardı Köroğlu’na. Halk ozanlarından Cevlani, Müdami, Pünhani, Müdamoğlu, Bayram Köroğlu, Cenani, Zarrafi, Kemali, İlhami, Veli Yaycı vb. hem çok yararlandığım hem de çok dinlediğim ozanlardır. Elinizdeki bu çalışmanın, adı geçen ozanların katkısıyla oluştuğu bir gerçektir. Ne var ki, benim için bunlar tek kaynak değil. Halktan, ozan olmayan, saz çalmayan söz sohbet bilenlerden de çok yararlandım. Babam bile sık sık Köroğlu söylerdi. Ormana giderken, ot taşımaya giderken ‘Ben de Köroğluyum dağda gezerim / Esen rüzgarlardan hile sezerim” sözleriyle başlayan dörtlükleri karanlığın ortasında, yüce dağ başında haykırırdı.”[3]

Köroğlu, Cumhuriyet döneminde Türk edebiyatçıları tarafından yeniden keşfedilmiş gibidir. Bu konuda Ahmet Kutsi Tecer’in kaleme aldığı Koçyiğit Köroğlu adlı tiyatro bunlar arasında en tanınmış eserlerden birisidir.

Köroğlu’nun mirası önemli ölçüde günümüzde de yaşamakta ve ona sadece Bolu ve Türkiye değil; bütün bir Türk dünyası hatta dünya sahip çıkmaktadır. Burada son ifadelerimizi örneklendirmek üzere 1940’lı yıllardan başlayarak 70’li yılların sonuna kadar kovboy filmlerinden rol alan Amerikalı oyuncu John Wayne’nin sözlerine yer vermek istiyoruz. Wayne, gazeteci Hikmet Feridun Es ile yaptığı bir söyleşide şunları söylüyor: “Benim Türkiye’de çok önemli bir dostum var. Hatta üstadım. Dünyanın en büyük süvarisi.” Wayne’nin sözleri karşısında oldukça şaşıran Hikmet Ferüdun Es onun şu sözlerini hayretle dinliyor:

“O, benim bugün filmlerde yaptığımı, yüzlerce yıl önce yaşayan biri. Dağların atlı bekçisi; Köroğlu. Bugünkü kovboy hikayelerinin hemen hepsi, bir ‘Bolu Beyi ile Köroğlu’ öyküsüdür. Utah’taki Salt Lake City Üniversitesi’nde Köroğlu üzerine büyük incelemeler yapıldığını, hatta bir kitabın ders olarak okutulduğunu biliyor musunuz? Bu kitabı Profesör Joseph S. Jacobson yazmış. Benim merakımı bildikleri için bir tane de bana gönderdiler. Ayrıca Köroğlu ile ilgili bir başka kitabı da bizzat satın aldım.” Wayne, sözlerinin devamında Köroğlu’nun Kıratının birçok kovboy filmindeki “yıldız at” ile benzeştiğini de ifade eder.[4]

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre Köroğlu, tarihte Dörtdivan’dan dünyaya yayılan ve artık bir değer hâline gelmiş bir kahraman olarak görünmektedir.

[1] Behcet Mahir, Köroğlu Destanı, Derleyenler: Mehmet Kaplan, Mehmet Akalın, Muhan Bali, Atatürk Üniversitesi Yay., Ankara 1973, s. 334’ten aktaran H. Seçmen, a. g. e., s. 132-133.

[2] Pertev Naili Boratav, Köroğlu Destanı, Adam Yayınları, İstanbul, 1984, s. 211.

[3] Ümit Kaftancıoğlu, Köroğlu Kol Destanları, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s. VII.

[4] “John Wayne Meğer Köroğlu’ndan Esinlenmiş!” DİVANKAV Bülteni, S. 6, Haziran 2003, s. 33.

Yasin Şen – Haberler Afyon
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
16 Temmuz 2021 20:49
7 Eylül 2021 02:41
27 Kasım 2021 06:34
10 Aralık 2021 09:50
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.