Yolculuklar
Her yolculuk insanı içeriye davet eden bir imkândır. Mesafeler kat ettikçe içimiz açılır, anlam veremediğimiz şeyler önümüzde ve özümüzde daha belirgin olmaya başlar. Zaten yaşadığı hayatı dışarıdan içeriye dönük olan insan yolculuk sayesinde bunu daha belirgin olarak yaşamış olur.
İç yolculuğun mahiyeti ve boyutu tam bilinemese de dışarıda devam eden seyahat iç âleminde seyreden insana hareket hâlinde olan düşüncelerin ve duyguların rengini göstermede emsalsiz bir örnek teşkil eder. Seyahatin, yolculuğun emredilmesi de herhalde bununla ilgili bir durumdur
Aslında yolculuklarda mekân iç âlemimizden kinayedir. Bir yerden başka bir yere giden de aslında yükselen idrakimizdir. İnsan hep aradığı yeniliği en çok yolculuklarında bulur. Çünkü her yolculuk bir gönül hafifliği, bir idrak yenilenmesidir. Dertlerimizin çoğu yolculuğa başladığımız yerde kalmıştır. Anlayışımız mesafeler geçerken yaşanan yeni bir ruh hâliyle tazelenmiştir. Gözümüzde büyüttüğümüz kederleri hayatın yenilenen yüzünü gördükçe daha hafif duymaya başlarız.
Yolculuklarında bir kişi yollar, şehirler, mekânlar geçtikçe değişir, yenilenir. O yüzden yolculuğa başlayan kişi yolun sonunda, seyahatin başındaki kişi değildir.
Daima yenilenmek ve tazelenmek isteyen yönü itibariyle ruhumuz bizi dâima yolculuklara sevk eder. Ruh bir kararda duramaz. Bedenimizi de yollara düşürür. İçeriden yükselen bu derin arzu nedeniyle hayatımıza şehirler, ormanlar, yollar, köyler dâhil olur. Mekânsız olan ruh, kendi ifadesini en iyi bu yolculuklarda duyar. Öyleyse yolculuklar arayan, kendine bir ifade bulmayı isteyen ruhun bedeni sevk ettiği bir eylemdir en temelde.
Yolculukların esaslısı insanın özünde olandır ve duygularımız, düşüncelerimizle biz her dâim bitmez tükenmez bir yolculuğun içindeyizdir. Daima yenilenen idrakimizle, her gün daha da genişleyen anlayışımızla ve derin tecrübelerimizle bu yolculuk içten içe her gün sürmektedir.