Yorgun İnsanlar İçin
İnsanlar yorgunlar. Ruh hâlleri gergin… Ve ben bunu fark edebildiğim hâlde hiçbir şey yapamıyorum. Morali bozuk ve güzel bir söz duymayı bekleyen birine iltifat etmeyi, onun kendini değerli hissetmesini isterdim. Tutunacak bir el arayanlara elimi uzatabilmeyi dilerdim. Asık yüzlü kimseleri göre göre yüreği dolmuş olanlara dopdolu ve içimden gele gele gülümsemeyi de… Heyhat ki, bunların fukarası olunca içimde duyduğum hüzün ikiye katlanıyor.
Bazen kenara çekilip oturuyorum, birkaç damla gözyaşına mâni olamadan… Bir iyilik yapmayı dilerken bunu gerçekleştirememenin hüznünü duyuyorum bu sefer.
Yüreğim yorgun artık benim de… Galiba en çok bu yüzden. Yani bunca derdin içinde beni sanırım en çok yoran bu eli kolu bağlı bir hâlde kalmak meselesi.
Müşterek sevinçlerin, bir duygudaki buluşmaların, bir heyecanı paylaşıp aynı şeylere üzülmenin ve günbatımını beraber izlemek gibi aynı hâle yönelmenin verdiği o güzel dinginliği arıyoruz hep baraber. Tedirgin bir ruh hâli içindeyiz hep birlikte. Bundan kendini uzak tutabilenlere aşk olsun!
Ya bizler… Bu hususta çoğunluğu teşkil edenler ne olacak? Gönülleri bir kılan sohbetlere, muhabbetlere hasret mi gideceğiz böyle? Maddeye, alışverişe, hırsa ve mücadeleye ayrılan vakte ve nakde rağmen gözlerdeki derin mânâ ve o hep titrek hâl, ruhların gıdası ebedî bir huzuru arıyor. Bu belli… Bakışlar öyle ürkek ki, bundan başka bir şey düşünemiyorum hepimiz için.